YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18038
KARAR NO : 2018/413
KARAR TARİHİ : 18.01.2018
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ketmi verese (yolsuz tescil) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları …’un dava konusu 76 parça taşınmazın maliki kök mirasbırakan …’nın mirasçıları arasında yer almasına rağmen ketmedildiği veraset ilamı ile tescil işlemlerinin gerçekleştirildiğini, tapuda bir kısım davalılara yapılan devirlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmazsa denkleştirme yapılarak halen davalı mirasçılar adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini bu da mümkün olmazsa tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
Bir kısım davalılar, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunmuşlar, taşınmazları tapu siciline güverek iyiniyetle temlik aldıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu 284 Ada 4; 298 ada 1 ile 299 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine, diğer taşınmazlar yönünden ise 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; ketmi verese (mirasçılığın gizlenmesi) davalarında uyuşmazlığın çözümü, hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, mirasbırakanın tüm mirasçılarının belirlenmesi ve davacının bu mirasçılar arasında yer alıp almadığının saptanmasına bağlıdır.
Ne var ki somut olayda; davacılar tarafından dosyaya hasımlı veraset ilamı sunulmadığı gibi kendilerine hasımlı veraset ilamı almaları için olanak da tanınmamıştır.
Hâl böyle olunca; davacılara hasımlı veraset ilamı almaları için olanak tanınması, alınacak hasımlı mirasçılık belgesinde davacıların mirasçı oldukları ve taraf ehliyetlerinin bulunduğu belirlendiği takdirde işin esasının incelenmesi sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.