Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/17998 E. 2018/13232 K. 08.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17998
KARAR NO : 2018/13232
KARAR TARİHİ : 08.10.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar; mirasbırakanları …’in 355 ve 1671parsel sayılı taşınmazları mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış akti ile davalı oğluna 1633 parsel sayılı taşınmazını da ölünceye kadar bakım akti ile diğer davalı torununa temlik ettiğini ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras paylarıı oranında adlarına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı …, taşınmazı bedelini ödeyerek edindiğini diğer davalı … ise, ölünceye kadar bakma akdinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1921 doğumlu mirasbırakan …’ın 17.08.2013 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları davacılar … ve … ile davalı …’ı bıraktığı, mirasbırakanın 1671 parsel sayılı taşınmazını 21.05.1982 tarihinde, 355 parsel sayılı taşınmazını da 21.10.2005 tarihinde oğlu davalı …’a satış suretiyle, 1633 parsel sayılı taşınmazını ise 06.09.2013 tarihinde davalı torunu … oğlu …’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakanın çekişme konusu 1671 ve 355 parsel sayılı taşınmazlarını davalı …’a temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu tespit edilerek bu parseller yönünden tapu iptali ve tescile karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin bu yöne ilişkin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine.
Davalılar vekilinin, davalı …’a yapılan temlike ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesinde düzenlendiği üzere ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olay, yukarıda değinilen ilke ve olgular tüm dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın ölünceye kadar bakma karşılığında devrettiği 1633 parselle ilgili olarak sağlığında bakılmadığını ileri sürmediği gibi, davalı tanıkları … ve …’ın da, mirasbırakana ölünceye kadar davalı … ile eşi … tarafından bakıldığını, hatta mirasbırakanın ölmeden evvel 2-2,5 yıl kadar yatalak kaldığını, bu süre zarfında da, altının temizlenmesi dahil tüm bakımının davalı …’ın eşi … tarafından yapıldığını beyan ettikleri gözetildiğinde, devrin ölünceye kadar bakım karşılığında yapıldığı ve mirasbırakanın mal kaçırma amacı taşımadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, dava konusu 1633 parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi isabetsizdir.
Davalılar vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.