Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/17841 E. 2020/1876 K. 16.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17841
KARAR NO : 2020/1876
KARAR TARİHİ : 16.03.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : GAİPLİK VE MAL VARLIĞININ HAZİNEYE İNTİKALİ

Taraflar arasında görülen gaiplik ve mal varlığının hazineye intikali davası sonunda, yerel mahkemenin görevsizliğine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 588. maddesinden kaynaklanan gaiplik ve mal varlığının Hazinye intikali isteklerine ilişkindir.
Davacı, … ada … parsel sayılı taşınmaz maliklerinden … oğlu …, … kızı …, … kızı …, … kızı …, … kızı …, … oğlu …, … kızı …, … kızı …’in gaip olmaları nedeniyle … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/279 Esas ve 2003/84 Karar sayılı ilamı ile defterdarlığın kayyım tayin edildiğini, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/99 Esas ve 2004/125 Karar sayılı hükmü ile de anılan taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiğini, satışın yapıldığı ve anılanların paylarına isabet eden bedelin banka hesabına yatırıldığını ileri sürerek Türk Medeni Kanununun 588. maddesi uyarınca …. oğlu …, … kızı …, … kızı …, .. kızı …, … kızı …, … oğlu …, … kızı …, … kızı …’in gaipliğine ve satış bedelinin Hazine’ye devrine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme ile sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Ne var ki, mahkemenin bu kararı TMK’nin 32. ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan gaiplik davalarında verilebilecek kararlardandır. Oysa somut olayda davacı Hazine, gaiplik isteği yanında, son mirasçı sıfatıyla mal varlığının Hazineye devri isteminde de bulunmuş olup, bu tür bir isteğin TMK’nin 588. maddesi kapsamında olduğu açıktır.
Öte yandan, TMK’nin 588. maddesinden kaynaklanan davaların mal varlığına yönelik olduğu gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 2. maddesi kapsamında kaldığı ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu tartışmasızdır. Görev, kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında resen ve öncelikle dikkate alınmalıdır.
Hâl böyle olunca, işin esasının incelenmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.