YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17687
KARAR NO : 2020/1651
KARAR TARİHİ : 09.03.2020
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, 1 parsel sayılı taşınmazdaki 87 numaralı bağımsız bölüm mirasbırakan babası Hasan İnce’ye ait iken davalılardan …’in kendisini vekil tayin ettirip taşınmazı diğer davalı …’ya temlik ettiğini,vekaletname tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, satış bedelinin mirasbırakana ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline mümkün olmadığı takdirde payının değerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/465 Esası üzerinden görülüp neticelendirilen davanın eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Milâs 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/465 Esas ve 2016/300 Karar sayılı dosyasında, davacının …, davalıların … ve … oldukları, davacının ehliyetsizlik ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı olarak dava konusu 1 parsel sayılı taşınmazdaki 87 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini istediği, mahkemece verilen kesin süre içerisinde keşif masrafının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği ve tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine hükmün kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 114. maddesinin (i) bendinde, “aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartı olarak öngörülmüş; aynı yasanın 303. maddesinin ilk fıkrasında ise “bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir” denilmek suretiyle kesin bir hükmün başka bir davada, dava şartı olarak değerlendirilebilmesi için her iki davanın tarafları, sebepleri ve konularının aynı olmasının zorunlu olduğu vurgulanmıştır.
Mahkemece her ne kadar kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmişse de, Milâs 3.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2015 / 465 E. ve 2016/ 300 K. sayılı davada, kesin süre içerisinde keşif masrafının yatırılmadığından HMK’nun 114.maddesinin (g) bendi gereğince davanın usulden reddine dair verilen kararın eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceği kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca, işin esası incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı tarafın yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, 09/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.