Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/17442 E. 2020/1794 K. 12.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17442
KARAR NO : 2020/1794
KARAR TARİHİ : 12.03.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı … vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu bir kısım taşınmazlara ilişkin kadastro tespiti sonrası Kadastro Mahkemesinde davalar açıldığını, davalı kardeşi Hüseyin’in, sen bana vekaletname ver ben davaları ve kadastro tespitine itiraz ve intikaller ile ilgili sorunları çözüp tapularımızı alayım diyerek diğer davalı …’yi vekil tayin etmesini sağladığını, davalı vekil Fevzi’nin de vekalet görevini kötüye kullanarak maliki olduğu 1639, 2584, 2664, 2547 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını el ve iş birliği içerisinde olduğu davalı …’e satış suretiyle devrettiğini, ayrıca paydaşı olduğu 830 parsel sayılı taşınmazı davalı … lehine satış vaadi sözleşmesine konu ettiğini, taşınmazın kısmen istimlak edilerek 186 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu, 2 parsel sayılı taşınmazın istimlak bedelinin davalı … tarafından alındığını, 1 parsel sayılı taşınmazın satış vaadi sözleşmesi gereği davalı … adına tescil edildiğini ileri sürerek, 1639, 2584, 2664, 2547 parsel ile 186 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, zamanaşımı itirazında bulunup davacının dava konusu taşınmazdaki paylarını haricen satın aldığını, vekaletnamenin de bu amaçla verildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı … vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
1-Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 55. maddesi; “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmünü içermektedir. Yargılama sırasında 31.05.2015 tarihinde ölen davalı …’nin mirasçılarına savunma hakkı verilmeden yargılamanın sürdürülüp sonuca gidildiği görülmektedir.
2-Öte yandan devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi, (kamu düzeniyle ilgili olduğundan) re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Hükmün, tapu kayıtları kontrol edilmeksizin kapalı kayıtlar esas alınmak suretiyle kurulduğu anlaşılmaktadır.
3-Diğer yandan 6100 sayılı …nun 26. maddesi hükmü gereğince hakim, kural olarak tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Buna usul hukukunda taleple bağlılık ilkesi denilmektedir. Davacının talebi tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olup, satış işleminin iptali yönünde bir talebi bulunmamasına rağmen bu husus gözardı edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
4-6100 Sayılı …nun 297/2. maddesinde belirtildiği üzere, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunması gerekir ise de davacının iştiraken maliki olduğu ve davalı …’e vekaleten devredilen paylara ilişkin taleple ilgili herhangi bir hüküm kurulmamış ise de davacı tarafından temyize gelinmediğinden usuli kazanılmış hak gereği bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.
Hal böyle olunca; yargılama sırasında ölen davalı …’nin mirasçılarının dava hakkında bilgilendirilmeleri ve davalı sıfatıyla davayı takip edebilmelerine olanak tanınması gerekirken bu hususa riayet edilmeksizin yargılamaya devam edilerek sonuca gidilmiş olması, güncel tapu kayıtlarının ilgili Tapu Müdürlüğünden temin edilmeksizin doğru sicil oluşturma ilkesi gereği yeni parsel numaraları üzerinden infaza elverişli şekilde hüküm kurulması gerekirken kapalı kayıtlar üzerinden karar verilmiş olması, HMK’nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı biçimde yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı … vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 12/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.