Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/17176 E. 2020/1653 K. 09.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17176
KARAR NO : 2020/1653
KARAR TARİHİ : 09.03.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis, bedel davası sonunda, yerel mahkemece 14 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, 59 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ile davalılar … ve Ayhan tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis ve bedel isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları …’in maliki olduğu 455 (yeni 119 ada 14 parsel), 389 (yeni 59) parsel sayılı taşınmazları davalı ikinci eşi …’ya, 441 (yeni 5 parsel) sayılı taşınmazdaki paylarını davalı oğlu Ayhan’a, 388 (yeni 2 parsel) sayılı taşınmazı davalı oğlu …’a satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişler, dava tarihinden önce 14 parsel sayılı taşınmazın …’a devredilmiş olması nedeniyle 13.04.2012 tarihli dilekçe ile anılan kişinin davaya dahil edilerek, 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescil ile olmadığı takdirde miras paylarına isabet eden değerin tahsilini istemişlerdir.
Davalı …, babasından kalan miras haklarını satarak 59 ve 2 parsel sayılı taşınmazları …’den satın aldığını fakat taşınmazların eşi Sabri adına tescilinin yapıldığını, taşınmazların gerçek maliki olduğu için Sabri tarafından kendisine devredildiğini, bir dönem mirasbırakanın rahatsızlıkları nedeniyle çalışamadığını, tüm bakım ve sağlık giderlerinin kendisi tarafından karşılanması nedeniyle mirasbırakan tarafından 455 parsel sayılı taşınmazın kendisine devredildiğini, 59, 2 ve 455 parsel sayılı taşınmazları 4 yıl önce Saliha Bal’a sattığını, Saliha’nın satış bedelinin tamamını ödeyemediği için taşınmazları iade ettiğini, maddi sıkıntılar nedeniyle 455 parsel sayılı taşınmazı …’a sattığını, mirasbırakanın ağır rahatsızlıklarının olması, kendisinin de yaşlanması nedeniyle 2 parsel sayılı taşınmazı muris ve kendisine bakması karşılığında oğlu Yusuf’a sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, mirasbırakanın minnet duygusu ile hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, taşınmazı tapu kaydına güvenerek 110.000 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin 5.000 TL’sini elden nakit olarak, 56.000 TL’sini banka havalesi ile ödediğini, 49.000 TL için ise 06.04.2011 vade tarihli çek verdiğini ve çek bedelinin ödendiğini, taşınmazı imar ve ihya ettiğini, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 14 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temliklerin muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, 59 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar yönünden iddiaların ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1934 doğumlu mirasbırakan …’in 10.10.2010 tarihinde ölümü ile geride mirasçı ilk eşinden olma davacı çocukları …,..,..,…,.. ile davalılar ikinci eşi … ve …’dan olma çocukları …ve … ile …’dan olma dava dışı çocukları …ve …’nin kaldığı, mirasbırakan …’in 388 (yeni 2), 389 (yeni 59) parsel sayılı taşınmazlarını 25.08.1997 tarihinde, 455 ( yeni 14 ) parsel sayılı taşınmazını 26.02.2001 tarihinde ikinci eşi olan davalı …’ya, 5 parsel sayılı taşınmazdaki 3/20 payını 20.08.2009 tarihinde davalı …’a satış suretiyle temlik ettiği, …’nın mirasbırakandan temlik aldığı 455(yeni 14), 388(yeni 2), 389 (yeni 59) parsel sayılı taşınmazları 19.10.2006 tarihinde dava dışı Saliha Bal’a devrettiği, Saliha’nın da 10.08.2009 tarihinde 388 (yeni 2 ) parsel sayılı taşınmazı davalı …’a, 455 (yeni 14) ve 389 (yeni 59) parsel sayılı taşınmazları davalı …’ya satış suretiyle temlik ettiği, …’nın temlik aldığı 455 ( yeni 14) parsel sayılı taşınmazı 27.10.2010 tarihinde dahili davalı …’a satış yoluyla devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yapılan temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesinde de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Öte yandan; bedeli mirasbırakan tarafından ödenerek “gizli bağış” şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, koşullarının oluşması halinde tenkis yönünden değerlendirme yapılabileceği yargısal uygulama ile kararlılık kazanmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; mahkemece, çekişme konusu taşınmazlardan 441 (yeni 5) parsel sayılı taşınmazdaki payların davalı …’a ve 389 (yeni 59) parsel sayılı taşınmazın davalı …’ya temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak, bu parseller yönünden davanın kabul edilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün bu yönüyle ONANMASINA,
Davacıların temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, tapu iptal tescil davalarının kayıt maliki ya da malikleri aleyhine açılması zorunludur. Öte yandan, 6100 sayılı HMK’da davaya dahil (dahili davalı – dahili davacı) diye bir müessese bulunmayıp, ıslah suretiyle dahi tarafın değiştirilemeyeceği genel usul kuralıdır. Bir başka anlatımla zorunlu dava arkadaşlığı hariç bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilmesi olanaksızdır. Davada taraf olmayan kimse veya kişi hakkında hüküm kurulamaz. (HUMK. 388, 389 md, HMK. 297. md. )
Somut olaya gelindiğinde, çekişme konusu 455(yeni 14) parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından davalı ikinci eşi …’ya, …’dan dava dışı Saliha Bal’a, Saliha tarafından tekrar …’ya ve … ‘dan da 27.10.2010 tarihinde …’a satış suretiyle devredildiği, eldeki davanın ise 01.11.2010 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bir başka söylemle anılan taşınmaz yönünden … aleyhine usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmamaktadır. Bu nedenle anılan parsele yönelik davanın reddine karar verilmiş olması bu gerekçe ve sonucu itibariyle doğrudur. Davacıların bu taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Çekişme konusu 388 (yeni 2) parsel sayılı taşınmaz mirasbırakan … tarafından önce davalı eşi …’ya devredilmiş, taşınmaz … tarafından dava dışı Saliha’ya, Saliha’dan da davalı …’a satış suretiyle temlik edilmiştir. Bu parsel yönünden dinlenilen davacı tanık beyanlarına itibar edilmeksizin, re’sen seçilen mahalli bilirkişi beyanlarına üstünlük tanınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere bu tür davalarda, taraflarca getirilme ilkesi geçerlidir. Taraflar, mahalli bilirkişi deliline dayanmamışlardır. Mahkemece; mahalli bilirkişi sıfatıyla keşif mahallinde re’sen dinlenilen kişilerin beyanlarına itibar edilmesi hatalıdır. Dosyada mevcut tüm deliller yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, 388 (yeni 2) parsel sayılı taşınmazın temlikinin de mirastan mal kaçırmak amacıyla gerçekleştirildiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, 388 (yeni 2) parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabul edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi isabetsizdir.
Davacıların açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacılara geri verilmesine, aşağıda yazılı 1.663.29. TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılar … ve …’den alınmasına, 09.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.