Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/164 E. 2018/14510 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/164
KARAR NO : 2018/14510
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları…’nun maliki olduğu 107 ada 8 ve 163 ada 3 parsel sayılı taşınmazları mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı …’e, …’in de muvazaalı olarak aynı taşınmazları davalı …’ye temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, dava konusu 107 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinden önce bedeli ödenerek davalı … tarafından devralındığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davalı …’nün iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 107 ada 8 parsel yönünden kadastro tespitinin yapıldığı tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği; 163 ada 3 parsel bakımından ise temlikin muvazaalı yapıldığı ancak davalı …’nün iyiniyetli olduğu, terditli olarak talep edilen tenkis isteği yönünden davacıların saklı payına müdahale edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

-K A R A R-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, mirasbırakanın 06.01.2003 tarihinde öldüğü, geride çocukları davacılar …, …, …., …, …., …, kendisinden sonra ölen oğlu …’in eşi …., torunları …, …, … ve … ile oğlu davalı …’in mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakanın maliki olduğu dava konusu 163 ada 3 parsel sayılı taşınmazı 05.12.2001 tarihinde davalı …’e, …’in de 17.04.2008 tarihinde davalı …’ye satış suretiyle devrettiği, çekişme konusu 107 ada 8 parsel sayılı taşınmazı da kadastro tespitinden önce davalı …’e temlik ettiği, taşınmazın 24.03.1997 tarihinde kesinleşen kadastro tespiti ile davalı … adına tescil edildiği ve Kamil’in bu taşınmazı da 19.07.2007 tarihinde davalı …’ye devrettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, çekişmeli 163 ada 3 parsel yönünden davalı …’nün kötüniyetli olduğu, başka bir deyişle durumu bildiği ya da kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde bilebilecek durumda olduğu hususu kanıtlanamadığından 4721 sayılı TMK’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı gözetilerek tapu iptal ve tescil isteğinin reddedilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur.
Öte yandan, mirasbırakanın terekesi ölüm ile intikal edeceğinden ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olacaklarından, bu tür isteklerde dava hakkı mirasbırakanın ölümüyle ortaya çıkar. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında da mirasbırakının ölüm tarihi büyük önem taşır. Değinilen yasal düzenlemede, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle, dayanılan hakkın kadastro tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde anılan sürenin uygulama imkanına kavuşacağı açıktır. Ancak, tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yeri yoktur.
Somut olayda, davacıların mirasbırakanı 06.01.2003 tarihinde ölmüş olup kadastro tespit tutanağı ise mirasbırakanın ölümünden önce 02.09.1996 tarihinde tanzim edilmiştir. Bu durumda 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin olayda uygulanamayacağı açıktır.
Ne var ki, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Bu nedenle gizlenerek yapılan bağış niteliğindeki tasarruflar geçerlidir. Bu tür durumlarda 01.04.1974 tarih ½ sayılı İBK’nın uygulanma yeri bulunmamakta olup dava konusu 107 ada 8 parsel yönünden de tapu iptal ve tescil isteğinin reddedilmiş olması doğrudur.
Davacıların terditli olarak talep ettikleri tenkis istemine gelince; davanın 16.02.2012 tarihinde açıldığı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 571. maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, davanın reddedilmiş olması bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğru olduğuna göre; davacıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 8.20 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 14/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.