YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15300
KARAR NO : 2020/6858
KARAR TARİHİ : 17.12.2020
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davalılar …, …, …’in iyiniyetli oldukları gerekçesiyle bu davalılar aleyhine açılan davanın reddine, asıl davaya konu 430 da 44 ve 56 parsel, 437 ada 476 parsel ve 437 ada 95 parsel ile birleştirilen davaya konu 482 ada 28 parsel sayılı taşınmazlar yönünden gizli bağış iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle tenkis isteminin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar …, … ve … vekili tarafından süresinde, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.06.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … geldi, yapılan sözlü tebliğe rağmen diğer temyiz eden davalılar … v.d. vekili Avukat v.d. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tenkis, birleştirilen dava ise, sadece tenkis istemine ilişkindir. Davacılar, asıl davada; çekişme konusu 430 ada 44 ve 56 parseller, 437 ada 476 parsel, 274 ada 21, 35 ve 36 parseller, 154 ada 184 parsel ile 136 ada 19 parsel sayılı taşınmazların satış bedelinin mirasbırakan … tarafından ödenerek 2. eşi ve 2. eşinden çocukları olan davalılar adına tescil edildiğini, gizli bağış sözkonusu olduğunu ileri sürerek saklı paylarına yönelik kısmın tenkisine; mirasbırakan …’nın çekişme konusu 437 ada 95 parsel, 207 ada 289 ve 291 parsel sayılı taşınmazlarını da mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, muvazaalı ve ara malik kullanarak davalı …’ye, Hayriye’nin de 207 ada 289 ve 291 parsel sayılı taşınmazları, muvazaalı işlemi bilen diğer davalı …’e devrettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini, birleştirilen davalarında mirasbırakan …’nın 482 ada 28 parselini ve bankalardaki mevcut paralarını 2. eşi olan davalı …’ye vasiyet ettiğini belirterek tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, dava konusu taşınmazların davalı …’ye ait olan altınlar ve mirasbırakanın hediye olarak verdiği altınlar ile alındığını, mirasbırakanın mal kaçırma kastının olmadığını; diğer davalılar da iyiniyetli alıcı olduklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalılar …, …, …’in iyiniyetli oldukları gerekçesiyle bu davalılar aleyhine açılan davanın reddine, asıl davaya konu 430 da 44 ve 56 parsel, 437 ada 476 parsel ve 437 ada 95 parsel ile birleştirilen davaya konu 482 ada 28 parsel sayılı taşınmazlar yönünden gizli bağış iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle tenkis isteminin kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, çok taraflı ve çok devirli bir iptal-tescil davasında sağlıklı bir inceleme ve değerlendirme yapılabilmesi için tarafların ve devirlerin net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.1930 doğumlu mirasbırakan …’nın 03.02.2011 tarihinde öldüğü, mirasbırakanın ilk eşi …’nin de 1981 yılında öldüğü, mirasbırakanın 1982 yılında … ( 1960 d’lu ) ile ikinci evliliğini yaptığı, mirasbırakanın ölümü ile geriye mirasçı olarak, ilk eşi Safiye’den olma davacı çocukları …, …, …, … ve … ile ikinci eşi davalı … ve ondan olma davalı çocukları …ve …’i bıraktığı dosya içerisinde bulunan veraset ilamından tespit edilmiştir.Diğer davalılar …, … ve … ise, mirasçı olmayan, bir kısım taşınmazı sonradan temlik alan üçüncü kişilerdir. Celp edilen tapu kayıtları ve vasiyetname incelendiğinde;
1- 430 ada 44 ve 56 parsel sayılı taşınmazların tamamı 3. kişiler adına kayıtlı iken, 24.07.1989 tarihli satış işlemi ile 1/2’şer paylarla davalılar … ve … adına tescil edildiği,
2- 274 ada 21, 35 ve 36 parsel sayılı taşınmazların tamamı 3. kişiler adına kayıtlı iken, 04.11.1992 tarihli satış ilemi ile davalı … adına tescil edildiği, davalı …’nin anılan taşınmazların tamamını diğer davalı …’a 10.10.2015 tarihinde sattığı,
3- 154 ada 184 parsel sayılı taşınmazın tamamı 3. kişiler adına kayıtlı iken, 20.12.1984 tarihli harici satış ile davalı …’ye satıldığı, kadastro çalışması sırasında harici satış gözetilerek 10.08.1990 tarihinde davalı … adına tescil edildiği,
4- 437 ada 476 sayılı parseldeki 1 no’lu bağımsız bölümün tamamı 3. kişi kooperatif adına kayıtlı iken, 17.05.2006 tarihinde ferdileşme suretiyle davalı … adına tescil edildiği,
5- 136 ada 19 parsel sayılı taşınmazın ½ payının 21.02.1995 tarihinde kadastro ile davalı … adına tespit ve tescil edildiği, davalı …’nin anılan payı 11.10.1999 tarihinde davalı …’e sattığı,
6- 207 ada 289 ve 291 ile 437 ada 95 parsel sayılı taşınmazların tamamı mirasbırakan … adına kayıtlı iken, mirasbırakanın anılan taşınmazların tamamını 01.11.2007 tarihinde dava dışı …’e, …’ın da 26.12.2008 tarihinde davalı …’ye sattığı, davalı …’nin 289 ve 291 sayılı parsellerin tamamını 12.10.2010 tarihinde davalı …’e sattığı, 95 sayılı parselin ise halen davalı … adına kayıtlı olduğu,
7- Birleştirilen davaya konu 482 ada 28 parsel sayılı taşınmazın ( 1.453 m2’lik bahçeli iki katlı ahşap ev ), mirasbırakan … tarafından 05.06.1996 tarihli el yazılı vasiyetname ile davalı …’ye vasiyet edildiği, aynı vasiyetnamede mirasbırakanın ev içerisindeki tüm eşyalarını, ahırda bulunan tüm hayvanlarını ve bankalardaki tüm paralarını davalı eşi …’ye bıraktığı, anılan vasiyetnamenin …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 17.03.2011 tarih ve 2011/155 esas 2011/299 karar sayılı ilamı ile açılıp okunduğu anlaşılmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, mirasbırakanın maliki olduğu dava konusu 207 ada 289 ve 291 ile 437 ada 95 parsel sayılı taşınmazların tamamını ara malik kullanmak suretiyle mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı ikinci eşi …’ye temlik ettiği, muvazaa olgusunun sabit olduğu tespit edilmiştir.
Ne var ki, 207 ada 289 ve 291 parsel sayılı taşınmazlar, davalı … tarafından temlik alınmış olup, ikinci el konumundaki Mehmet’in durumu bildiği ya da kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde bilebilecek konumda bulunduğu ispat edilmedikçe 4721 sayılı TMK’nin 1023. maddesi koruyuculuğundan istifade edeceği, dosya kapsamı dikkate alındığında davacılar tarafından davalı …’in kötüniyetli edinen olduğunun kanıtlanamadığı, anılan taşınmazlar yönünden tapu iptal ve tescil isteminin kabul edilemeyeceği, ancak mal kaçırma amacı saptandığına göre, 289 ve 291 sayılı parsellerin tenkis incelemesinde tasarruf edilen taşınmazlar olarak dikkate alınması gerekmektedir.Öte yandan, dava konusu 437 ada 95 parsel sayılı taşınmaz halen davalı … adına kayıtlı olup, yukarıda açıklandığı üzere iddialar kanıtlandığından anılan taşınmaz yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, tenkis yönünden karar verilmesi doğru değildir.Tenkis istemi yönünden yapılan incelemede;Birleştirilen davaya konu 482 ada 28 parsel sayılı taşınmaz ölüme bağlı tasarruf olan vasiyetname ile davalı …’ye bırakılmış olup, 4721 sayılı TMK’nin 561. maddesi uyarınca mutlak tenkise tabidir. Bir başka deyişle, mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı ile hareket edip etmediğini araştırmaya lüzum yoktur.
Ancak, diğer dava konusu 430 ada 44 ve 56, 274 ada 21, 35 ve 36, 437 ada 476 sayılı parseldeki 1 no’lu bağımsız bölüm, 154 ada 184 ve 136 ada 19 sayılı parsellerin 3. kişilerden davalılar …, … ve …’e geçtiği, davacıların, ortak mirasbırakanları …’un gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişilerden satın aldığı taşınmazları mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği davalılar …, … ev … adına kaydettirdiği iddiasında bulunduğu, bu taşınmazlar yönünden iddianın temelinde elden para bağışı niteliğinde ( gizli bağış ) olduğu, mirasbırakanın amacının saptanması gerektiği anlaşılmış olup, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere dosya kapsamı ve toplanan delillerden mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacıyla hareket ettiğinin kanıtlandığı, anılan taşınmazların TMK’nin 565. maddesi uyarınca tenkise tabi olduğu tespit edilmiştir. Bu noktada, hükme esas alınan tenkis raporunun doğru olup olmadığı ve tenkise tabi taşınmazların hangi tarihteki hangi bedellerinin hesaplamada dikkate alınması gerektiği çözümlenmelidir.Hükme esas alınan tenkis bilirkişi raporunun doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, 3. kişilerden davalılar …, … ve …’ye geçen dava konusu taşınmaz bedellerinin mirasbırakan tarafından ödendiği saptandığına göre, aksi davacılar tarafından ispat edilmediğinden ilgili taşınmazların akitlerde gösterilen satış bedellerinin dikkate alınması ve bu bedellerin mirasbırakanın ölüm tarihinde ulaşacakları değerlerinin bilirkişi marifetiyle buldurulması ile ortaya çıkan değerlerin tenkis hesaplamasında dikkate alınması gerektiği, yine iptal-tescil istemi reddedilen dava konusu 207 ada 289 ve 291 parsel sayılı taşınmazların tenkis hesaplamasına dahil edilmesi, bu taşınmazlar kayda dayalı temlik edildiğinden tenkis hesaplamasında mirasbırakanın ölüm tarihindeki keşfen saptanan rayiç değerlerinin dikkate alınması ve iptal-tescil istemi kabul edilecek 437 ada 95 parsel sayılı taşınmazdan davacılar miras paylarını alacaklarından, alcakları bu pay değerinin tecavüz miktarından mahsup edilmesine dikkat edilmesi gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeksizin tenkise karar verilmesi yerinde değildir.Bu noktada ortaya çıktığı üzere, dava konusu 274 ada 21, 35 ve 36 ile 136 ada 19 parsel sayılı taşınmazlar 3. kişilerden davalı …’ye ve ondan da diğer davalılar…ve …’a geçmiş olup, mirasbırakan tarafından kayda dayalı bir devir yapılmadığı, o halde bu taşınmazlar yönünden 01/04/1974 tarih 1/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanmayacağı, öte yandan yukarıda açıklandığı üzere 207 ada 289 ve 291 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temlik alan davalı …’in kötüniyetinin kanıtlanamadığı birlikte değerlendirildiğinde, mirasçı olmayan, 3. kişi konumundaki davalılar …, … ve … yönünden davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Hal böyle olunca, dava konusu 437 ada 95 parsel sayılı taşınmaz yönünden iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi, diğer dava konusu taşınmazlar yönünden yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmak suretiyle tenkis incelemesi yapılması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacılar vekili ile davalılar vekilinin değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan gelen davacılar vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.