Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/15020 E. 2020/5934 K. 12.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15020
KARAR NO : 2020/5934
KARAR TARİHİ : 12.11.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ekonomik sıkıntı yaşaması ve kredi temin edememesi sebebi ile 114 ada 216 parsel sayılı taşınmazını kredi çekerek kendisi ve oğlunun borçlarını ödenmesi için dava dışı … …’a satış suretiyle devrettiğini, ancak …’nin bankalardan kredi çekerek kendisi için harcadığını, taahhüt ettiği borçları ödemediğini, taşınmazı da kötü niyetli olarak yeğeni olan davalı …’a devrettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılamanın devamı sırasında dava konusu taşınmazın … tarafından satın alınması nedeni ile davaya bu şahsa karşı tapu iptali ve tescil davası olarak devam etmek istediğini bildirmiştir.
Davalı …, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, kayıt maliki olmayıp, taşınmazı …’e temlik ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, taşınmazı üzerindeki ipotek ve hacizlerle yüklü olarak tapu kaydına güvenerek iyi niyetle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 114 ada 216 parsel sayılı taşınmaz dava dışı … … adına kayıtlı iken 28.08.2009 tarihinde satış yolu ile davacı …’a devredildiği, … tarafından 14.06.2010 tarihinde dava dışı … …’a, … tarafından 04.07.2013 tarihinde davalı …’a, davalı … tarafından ise 30.10.2013 tarihli satış işlemi ile diğer davalı …’e temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; dava dışı … … tarafından … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/439 E. sayılı dosyası ile … … aleyhine çekişme konusu taşınmazın dava dışı …’a inançlı işlem hukuksal nedeni ile geçici olarak devredildiği iddiası ile tapu iptali ve tecsil davası açıldığı, mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen kararın Dairece, “ 6100 sayılı HMK’nın 324.maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, aynı Kanun’un olayda uygulama yeri bulunmayan 114/g, 115/2 ve 120/2 maddelerinden söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuş, yargılama sırasında taşınmazın …
…’e devredilmesi nedeniyle, …’e karşı tapu iptali ve tescil talebi olarak davaya devam edilmiş, mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine ilişkin olarak verilen karar bu kez Dairece; “Somut olaya gelince; davacı ile dava dışı … arasında imzalanan 28.08.2009 tarihli belge göz önüne alındığında aralarında inançlı işleme dayalı olarak (kredi çekmek amacıyla ve kredi borcu bittikten sonra tekrar davacıya devredilmek üzere) dava konusu taşınmazın devrinin yapıldığı, öte yandan tüm dosya içeriği ve dinlenen tanık beyanları itibari ile de davalı … ile dava dışı … ve davacı arasında alacak-borç ilişkisinin bulunduğu, bu alacak-borç ilişkisi nedeni ile davalı … ile dava dışı …’un aralarında anlaşarak dava konusu taşınmazın temlik işleminin gerçekleştirildiği, yine dinlenen tanıklardan emlakçı olan …’nın beyanlarında; dava konusu taşınmazı satış yolu ile edinen son malik davalı …’e, bu taşınmazın sıkıntılı olduğunu, bu nedenle almamasını söylediğini belirttiği, yine tanıklardan …’un da benzer şekilde beyanda bulunduğu, bu durumda davalı …’in dava konusu taşınmazı ediniminde iyiniyetli olmadığı, TMK 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır. Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş,yargılama henüz sonuçlanmamıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki, dava dışı … tarafından açılan tapu iptali ve tescili davasının kabulü halinde, eldeki davanın konusuz kalacağı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanununun 165. maddesi gereğince … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/439 E.sayılı (yeni 2013/622 Esas) dava dosyasının sonucunun eldeki davayı etkiyeceği açıktır.
Bununla birlikte, 6100 sayılı HMK’nın 33. (1086 sayılı HUMK 76.) maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir.
Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve özellikle 6100 sayılı HMK’nın 140. ve 141. maddeleri uyarınca ön inceleme duruşmasında saptanan uyuşmazlık birlikte değerlendirildiğinde, davacının, açıkça hile hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hâl böyle olunca; … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/439 E. (yeni 2013/622 Esas) sayılı dosyasının sonucunun beklenmesi, eğer dava kabulle sonuçlanırsa eldeki dava konusuz kalacağından buna göre hüküm kurulması, anılan dava red ile sonuçlanır ise, 6100 sayılı HMK’nın 140/3. maddesi uyarınca ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirildiği gözetilmek suretiyle, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, taraf delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelemede hataya düşülerek, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.