Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/1411 E. 2019/2179 K. 26.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1411
KARAR NO : 2019/2179
KARAR TARİHİ : 26.03.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.03.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat … ile temyiz edilen davacı vekili Avukat … geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-
Dava, bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasına dayalı iptal-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 5 nolu parselinin 1/2 payını davalı oğluna ölünceye kadar bakım şartıyla devrettiğini, ancak oğlunun bakım görevini yerine getirmediğini ileri sürerek tapu iptali-tescil istemiştir.
Davalı, davacı annesine karşı bakım sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacıya karşı bakım görevini yapmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Getirtilen resmi akit tablosundan, dava konusu 273 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tamamı davacı 1936 doğumlu … adına kayıtlı iken; davacının 15.02.2008 tarihli resmi akitle 1/2 payını davalı oğlu Osman’a, diğer 1/2 payını da dava dışı oğlu …’e “ölünceye kadar bakım şartıyla” temlik ettiği görülmektedir.
Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi basitçe, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe ayrıca şekle bağlı bir sözleşme olarak tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme Türk Borçlar Kanununun 611. maddesinde, ölünceye kadar bakma sözleşmesi bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tarif edilmiştir.
Anılan Kanun’un bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerinde belirtildiği gibi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer.
Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametini temin etme yanında besleme, giydirme, hastalığında hekime götürüp gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır.
Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları Türk Borçlar Kanununun 617. maddesinde açıklanmış, sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirine tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Diğer taraftan, Türk Borçlar Kanununun 617/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen, artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”
Uyuşmazlığın değinilen hüküm (TBK md 617/son) uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Somut olayda; tarafların bir arada kalamadıkları, bakım akdinin devam etmesinin çekilmez hale geldiği, geçimsizlikte ve ayrı yaşamakta taraflara yüklenecek somut bir kusurun da bulunmadığı dosya içeriği ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece yapılacak iş, Türk Medeni Kanunu’nun 4. ve Türk Borçlar Kanunu’nun 114. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 51 ve 52. maddelerinin gözetilmesi suretiyle iradın belirlenmesinden ibarettir.
Hal böyle olunca; davacının asgari yaşam koşullarının sağlanması amacıyla yapılan bakım sözleşmesi için ne kadar gelire ihtiyaç bulunduğu, taşınmazın davaya konu yarı payının getireceği gelirin ne olduğu araştırılıp, tanık beyanları da değerlendirilerek yukarıdaki ilkeler çerçevesinde makul seviyede irada hükmedilmesi; tapu iptal ve tescil isteğinin reddedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tapu iptali-tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.