Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/1366 E. 2018/15054 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1366
KARAR NO : 2018/15054
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılardan … ve … vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, kök mirasbırakan …’ün ( babaanne ) dava konusu 1236 parsel sayılı taşınmazını davalı torunu …’e ( ….’in kızı ) satış göstererek temlik etmesi nedeniyle kızları … ve …. tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1990/586 E 1992/1139 K sayılı dosyasında muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan iptal-tescil istemli davanın kabul edilerek kesinleştiğini, ne var ki mirasbırakanları ….’ün ( ….’ün oğlu ) muvazaalı temlik nedeniyle dava açmadan öldüğünü, muvazaa olgusunun sabit olduğunu, bu durumu bilerek davalı …’in de dava konusu taşınmazdaki payını diğer davalı kardeşlerine muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek, davalılar adına olan payın iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmazsa bedelin tahsilini istemişlerdir.
Davalılar …. ve …., daha önce açılan dava ile muvazaa olgusunun kesinleştiğinden bahsedilemeyeceğini, mirasbırakanları …’in sağlığında yapılan işlemi muvazaalı olarak görmediği için dava açmadığını, diğer kardeşlerinden daha çok anne ve babasına baktıkları için çekişmeli payın kendilerine devredildiğini, muvazaa bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir.
Mahkemece, kök mirasbırakan … tarafından yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun daha önce kesinleşen mahkeme kararının güçlü delil teşkil etmesi ve dosya kapsamındaki deliller ile kanıtlandığı, tapu kayıt maliki davalılar …. ve ….’in de diğer davalı …’in kardeşleri olması nedeniyle durumu bilen ve bilebilecek durumda olan kişi konumunda bulunduğundan iyiniyetli sayılamayacakları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, daha önce açılan dava ile muvazaa olgusunun sabit olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar ….. ve …. vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dosya kapsamında alınan 01.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda çekişmeli 1236 parsel sayılı taşınmazın ( 18.400 m2’lik Tarla ) dava tarihindeki toplam değerinin 1.861.500,00 TL olarak saptandığı, anılan değer üzerinden davalıların miras payları dikkate alınarak harç ve yargılama giderlerine hükmedildiği anlaşılmıştır.
Ne var ki, hükme esas alınan 01.04.2015 tarihli bilirkişi raporunun fer’iler yönünden hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, dava konusu 1236 parsel sayılı taşınmazın … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/232 E sayılı ortaklığın giderilmesi davasında alınan 08.10.2011 tarihli bilirkişi raporunda 2011 yılı m2 fiyatı 60,00 TL olarak takdir edildiği, eldeki davada alınan 01.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda ise 2013 yılı m2 fiyatının 170,00 TL olarak belirlendiği, davalılar … ve… vekilinin 01.04.2015 tarihli bilirkişi raporuna itiraz ederek, ortaklığın giderilmesi davasında alınan yeni rapor ile taşınmazın 2012 yılındaki m2 fiyatının da 70,00 TL olarak bulunduğunu beyan ettikleri hükme esas alınan 01.04.2015 tarihli raporda; 2011 ve 2012 yılı ile 2013 yılındaki m2 fiyatları arasındaki farkın neden kaynaklandığının yeterince tartışılmadan ve somut veriler ile ortaya konulmadan mahkemece sonuca gidildiği tespit edilmiştir.
Öte yandan, hükümde sadece davacıların miras paylarının adlarına tesciline ve kalan payların davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, kalan payların davalılar adına tesciline şeklinde hüküm kurularak kalan paylar yönünden davalılar adına kaydın hükmen oluştuğu şeklinde infazda tereddüt yaratılması da doğru değildir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere dava konusu taşınmazın dava tarihindeki m2 değerinin denetime elverişli, somut verilere dayalı ve dosyaya ibraz olunan raporlar da tartışılarak tespit edilmesi ve hükmün fer’ileri yönünden tespit edilecek bedel kıstas alınarak, ayrıca iptaline karar verilen paylar dışında kalan payların davalılar üzerinde bırakılması şeklinde hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerledirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalılar …. ve … vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.