Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/1342 E. 2018/15080 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1342
KARAR NO : 2018/15080
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vasisi tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, ehliyetsizlik ve aldatma (hile) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 194 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümü davalı torununa bağış suretiyle devrettiğini, davalının kendisine bakacağı vaadetmesine rağmen bakmadığını, iradesinin fesada uğratılarak temlikin yapıldığını, işlem tarihinde yaşından dolayı temyiz kudretinin bulunmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dava ehliyetine sahip olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine ilişkin verilen kararın davacı vasisi tarafından temyizi üzerine mahkemece temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, eldeki davanın 05.02.2014 günlü dilekçe ile davacı … tarafından açıldığı, yargılama sırasında … Devlet Hastanesinin 05.09.2014 tarihli raporuna göre davacının 04.09.2014 tarihinde yapılan muayenesinde akli melekelerinin yerinde olmadığının tespit edilmesi üzerine mahkemece … Sulh Hukuk Mahkemesine davacıya vasi tayini için ihbarda bulunulduğu, ardından vasi tayinine ilişkin davanın bekletici mesele yapılmasına ilişkin ara karardan rücu edilerek davanın us

kararı ile davacı …’nün TMK.nun 405/1. maddesi gereğince kısıtlanarak kendisine …’ın vasi olarak atanmasına karar verildiği, vasi tarafından 10.08.2015 günlü dilekçe ile kesinleşme şerhinin hatalı olduğu belirtilerek kararı temyiz edilmesi üzerine temyiz talebinin reddine karar verildiği ve temyiz talebinin reddine ilişkin kararın süresi içerisinde davacı vasisi tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacı vasisinin hükmü süresinde temyiz ettiği, temyiz isteğinin reddine ilişkin 03.02.2015 tarihli kararın ORTADAN KALDIRILMASINA karar verilerek davacının esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi.
Hemen belirtilmelidir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405. maddesinde akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her erginin kısıtlanacağı, görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamların, noterlerin ve mahkemelerin, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları, 409. maddesinde, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verileceği, 448. maddesinde, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasinin, vesayet altındaki kişiyi tüm hukuki işlemlerinde temsil edeceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde, dava ehliyetinin, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 52. maddesinde, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanların davada yasal temsilcileri tarafından temsil edilecekleri, 56. maddesinde, taraflardan birinin vesayet altına alınması veya kendisine yasal danışman atanması istemi mahkemece uygun bulunur veya gerekli görülürse, bu konuda kesin bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenebileceği, aynı Yasanın 114/4 maddesi gereğince taraf ve dava ehliyeti dava şartı ise de, başlangıçta ve dava açılırken bulunmayan dava şartının davanın devamı sırasında gerçekleşmesi halinde, davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği, HMK’nin 115/2. maddesinde de bu yönde düzenleme bulunduğu açıktır. Buna göre, kişinin kendisi tarafından veya yetkili kılacağı temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usûl işlemlerini yapabilme yeteneği olarak tanımlanan dava ehliyeti, medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin medeni usûl hukukundaki karşılığı olup davayı takip yetkisinin resen göz önüne alınması gereken bir husus olduğu kuşkusuzdur.
Somut olayda, … Devlet Hastanesinin 05.09.2014 tarihli raporuna göre davacının dava tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyetine sahip olmadığı, kendisine sonradan vasi tayin edildiği tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca, öncelikle vasi için husumete izin kararının dosya arasına alınması, bu eksiklik giderildikten sonra davacının akit tarihinde fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda … 4. İhtisas Kurulundan rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanırsa davanın kabul edilmesi, ehliyetli olduğu saptanırsa aldatma (hile) hukuksal nedeni üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vasisinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.