Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/12207 E. 2016/10300 K. 14.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12207
KARAR NO : 2016/10300
KARAR TARİHİ : 14.11.2016

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, muris dedesi…’nun paydaşı olduğu 112 ada 48 parsel sayılı taşınmaz tapu kayıtlarında malik kimlik bilgilerinin … olarak yazıldığını, tapu malik kimlik bilgilerinin … oğlu …’den olma 01.07.1853 … doğumlu Hacı … olarak düzeltilmesini istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tapu kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarda mevcut kayıtların nüfus kayıtlarına uygun şekilde düzeltilmesi esastır. Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, tapu malikinin davacının murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir.
Hemen belirtilmelidir ki, Soyadı Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce ölen kişiler soyadı alamayacaklarından, bunlar yönünden asıl olan nüfus kayıtlarına göre tapu kayıtlarının düzeltilmesi ise de bu kişilerin tapuda mirasçılarının adlarına intikal yaptırabilmesi açısından tapu kaydında adı geçenlerle aynı kişi olduğunun tespitinin istenilmesinde hukuki yarar bulunduğu kabul edilmelidir. Davacı murisi “… ve …’den olma ….”in ölüm tarihinin 1913 yılı olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacının murisinin Soyadı Kanunu’ndan önce öldüğü açıktır.
Hâl böyle olunca; “… ve …’den olma …”’in soyadının nüfus siciline tescili mümkün olmadığından ve dolayısıyla tapu kaydındaki kimlik bilgileri de nüfus kayıtlarına göre düzeltilemeyeceğinden, Soyadı Kanunu’ndan önce öldüğü de gözetilerek, davacının beyanı, dosyadaki nüfus kayıt örnekleri, temyiz aşamasında ibraz edilen veraset ilamı gözetilerek tapuda kayıt maliki görünen ‘….’ ile ‘… ve …’den olma, 1853 doğumlu…’in aynı kişi olduğuna dair tespit kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.