Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/12092 E. 2019/4757 K. 23.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12092
KARAR NO : 2019/4757
KARAR TARİHİ : 23.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan babası…’in ilk eşinden olan çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 5 ada 5 parsel sayılı taşınmazını 2. eşi olan davalı …’ye satış göstererek devrettiğini ileri sürerek taşınmazın tapusunun iptali ile …’in tüm mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer mirasçıların bir kısmı davaya muvafakat etmediklerini bir kısmı ise davaya muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece “…Miras bırakan …ın, 26.11.2006 tarihinde öldüğü ve terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, davada tüm mirasçıların bazılarının davacı, bazılarının da davalı konumunda bulundukları, kendisine temlik yapılan kayıt maliki … dışındaki bir kısım … mirasçılarının açılan davaya karşı durdukları ve reddi gerektiğini bildirdikleri görülmektedir. Buna göre, T.M.K.’nun 640.maddesi hükmü gereğince, terekeye temsilci atanması sağlanarak onun marifetiyle davanın sürdürülmesi gerekeceği zorunlu olup, davanın görülebilirlik koşuludur. Ne varki, mahkemece, davanın görülebilirlik koşulu yerine getirilmeden işin esasının incelenerek neticeye gidilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez. Kabule göre de… Somut olaya gelince; davalı …’nin …’da çalıştığı ve gelirinin bulunduğu savunulmuş ise de mahkemece bu husus üzerinde durularak ve ayrıca taşınmazı alabilecek mali bir portresinin olup olmadığı belgelendirilmemiş olduğu gibi, taşınmazın akitte gösterilen değeri 65.000.000.-TL olduğu halde, aynı tarihteki gerçek değerinin 1.416.674.159.-TL olduğu ve değerler arasında aşırı fark bulunduğu, diğer taraftan miras bırakanın mal satmaya ihtiyacının olmadığı, esasen davalının savunmasında geçen taşınmazın muris … adına alınırken bedele iştirak ettiği için kendisine temlik yapıldığını bildirme keyfiyetinin temellük ederken bir bedel ödenmediği şeklinde değerlendirilmesi gerektiği, diğer taraftan, davacının muris …’ın boşandığı…’den olma kızı, davalı …’nin ise 2.eş olduğu görülmektedir. Öyle ise, bu olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı olmadığı kabul edilemez. Ne varki, mahkemece delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın kabulü yerine reddine karar verilmiş olması isabetsizdir…” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalı … yönünden davanın kabulüne, davalılar …, …, …, …, …, …, …, … ve … yönünden ise taraf ehliyetleri bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı … tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı şekilde karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı … vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değeri, dava konusu edilen taşınmazın ya da taşınmazların toplam değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların payına isabet eden değerdir.
Somut olayda, davalı …’nin de mirasbırakanın mirasçısı olduğu gözetilerek onun yönünden tescil hükmü kurulmaması gerekirken, …’yi de kapsar şekilde tapu iptali ve tescile hükmedilmesi hatalıdır. Diğer yandan dava 8.000 TL değer gösterilmek ve harçlandırılmak suretiyle açılmış ve yargılama aşamasında taşınmazın toplam değeri 270.505,75 TL olarak belirlenmiştir. Davalı …’nin miras payı olan 10/40 oranına göre dava değeri 202.879,31 TL olup bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Ne var ki; bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün B bendinin 1-2 ve 4 nolu kısımlarının hükümden tamamen çıkarılarak yerine;
1 nolu bent olarak “…. İli … İlçesi, … Mahallesi 5 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/30 Esas 2008/26 Karar sayılı 25/01/2008 tarihli mirasbırakan ….’e ait veraset ilamında davalı … dışındaki mirasçıların payları oranında iptali ile adlarına tapuya kayıt ve tesciline, kalan payın davalı … üzerinde bırakılmasına”
2 nolu bent olarak “Alınması gerekli 13.833,17 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 108 TL peşin harç ile 3.624 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.732 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 10.101,16 TL karar ve ilam harcının davalı …’den alınarak Hazineye irat kaydına,”
4 nolu bent olarak “Davacı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince belirlenen 17.572.TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,” cümlelerinin yazılmasına,
Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.