Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/11687 E. 2019/4507 K. 09.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11687
KARAR NO : 2019/4507
KARAR TARİHİ : 09.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 18 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akti ile davalı oğluna temlik ettiğini, ancak davalının bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemiş, aşamada davacının ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşlerdir.
Davalı, bakım görevini yerine getirdiğini, ancak davacının son yıllarda kızlarının yanına gitmesi sebebiyle bakım yükümlülüğünün ifasının kesintiye uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen ilk karar, Dairece; “…dosya kapsamından bakım borçlusunun akitle üstlendiği yükümlülüğü yerine getirme arzusunda bulunduğu, ancak bu yükümlülüğünü davacı bakım alacaklısının tutum ve davranışlarından ötürü yerine getiremediği, davalıya atfı kabil bir kusurun bulunmadığı, keza anılan bu hususun Mahkemenin de kabulünde olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılarak Borçlar Kanunu’nun 517/son (6098 Sayılı Yasanın 617/son )maddesi hükmüne göre yanların özel ve ekonomik durumları gözetilerek uygun bir irat tahsisi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda davacının bozma ilamından sonra 19.10.2012 tarihinde ölmesi nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar Dairece bu kez; “…Hemen belirtilmelidir ki; Daire bozma kararına uyulmakla, yararına bozulan taraf bakımından usulî kazanılmış hak oluşacağı; öte yandan, davacının dava tarihinden ölene kadarki süre için belirlenecek irat alacağının davacının mamelekinde bir artış sağlayacağı ve bunun da mirasçılara geçecek haklardan olduğu kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca, dava tarihinden davacının ölüm tarihine kadarki dönem için uygun bir irada hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…”gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile dahili davacılara irad bağlanmasına karar verilmiştir.
Karar, dahili davacılar … ve … vekili ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde ve özellikle, hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının tüm davacıların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
Davacılar vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/1-2 maddesinde “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, dava tümden kabul edildiğine göre yargılama giderlerinin davalıdan alınacağı açıktır.
Ne var ki, değinilen husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 3. bendinin tamamen hükümden çıkarılarak, yerine “Davacılar tarafından yapılan 763,36 TL harç, 223,00 TL tebligat ve posta gideri, 0,60 TL dosya gömleği gideri, 508,55 TL keşif, araç, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.495,51 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,” ibaresinin yazılmasına, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu hali ile 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.