Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/11092 E. 2019/3663 K. 12.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11092
KARAR NO : 2019/3663
KARAR TARİHİ : 12.06.2019

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın davacı … yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacıların … ve … yönünden açtıkları davaların feragat nedeniyle reddi ile diğer davalılar … ve … yönünden ise ispatlanamayan davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı … tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dava, muris muvazası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan …’ın 461 ada 2 parsel, 347 ada 1 parsel sayılı taşınmazları ikinci eşi olan davalı …’ye 2378 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 8, 11 ve 15 numaralı bağımsız bölümleri oğulları olan davalılar … ve …’a, 472 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 11 numaralı bağımsız bölümü ise diğer oğlu davalıYusuf’a temlik ettiğini, işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında davacı … açtığı davadan, diğer davacılar da davalı … ve …yönünden açtıkları davadan feragat etmişlerdir. Davalı … ve …, taşınmazları mirasbırakandan değil, bedeli karşılığında üçüncü kişilerden aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı …’un açtığı davanın feragat nedeniyle reddine, davalılar … ve …yönünden açılan davaların feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar … ve … yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’ın 16/09/2014 tarihinde ölümü ile geriye ilk eşinden olma çocukları ile davalı ikinci eşi ve ondan olma oğlunun kaldığı, mirasbırakanın 2378 parsel sayılı taşınmazını paylara bölerek üçüncü kişilere devrettiği, bu kişilerden de davalılar … ve …’a devredildiği, 461 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davalı …’ye 11/11/2013 tarihinde, 347 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı …’ye 18/04/2007 tarihinde, 472 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ise davalı …’a 25/06/2009 tarihinde üçüncü kişiler tarafından satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; 461 ada 2 parsel, 347 ada 1 parsel ve 472 ada 5 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili mirasbırakan tarafından davalı … ve …’a yapılan bir temlikin olmadığı, anılan taşınmazlar yönünden 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı ve muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenmeyeceği açıktır. Bu taşınmazlara ilişkin davanın reddedilmiş olması bu gerekçe ve sonucu itibariyle doğrudur. Davacı …’nin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava dilekçesinde terditli olarak tenkis isteminde de bulunulmuş olmasına rağmen mahkemece bu istek yönünden araştırma yapılmadığı görülmektedir.
Bilindiği ve TMK’nın 565/4 maddesinde düzenlendiği üzere mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar tenkise tabidir.
Öte yandan, mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.Tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarının (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul, miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilebilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümünün bilinmesiyle mümkündür. Tereke, miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de terekenin pasifidir. Belirtilen borçların aktiften indirilmesiyle net tereke oluşur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılıp parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. Miras bırakanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak saptanmalıdır. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK’nın 565. maddesinin 1., 2. ve 3. bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde, özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK’nın 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı Kanun’un 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa, davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede düzenlenen alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde, tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK 564. md.) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse, bu kısımlar bağımsız bölüm halinde taraflar adına tescil edilmelidir. Eğer gizli bağış yoluyla taşınmaz alınmış ise, taşınmaz değil ödenen değer tenkise tabidir. Bu durumda, ödenen paranın mirasın açıldığı gündeki değerine, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar hakkaniyet kuralları çerçevesinde uygulanarak değeri hakim tarafından belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.Hal böyle olunca, tenkis istemi yönünden işin esasına girilerek yukarıdaki ilkeler uyarınca gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı …’nin değinilen yön itibariyle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,12.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.