Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/10113 E. 2019/4054 K. 24.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10113
KARAR NO : 2019/4054
KARAR TARİHİ : 24.06.2019

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakanı …’ın bir bacağı kesik, ruhsal ve akli yönden dengeli davranışlar içinde olmayan bir kişi olduğunu, emekli maaşı ve birikmiş parası ile geçindiklerini davalı …’nun murisin hulus ve saffetinden yararlanarak 141 parsel sayılı taşınmazın diğer davalı …’ya temlikini sağladığını, … nun satış akdine davalı … vekili olarak katıldığını ileri sürerek taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı …, taşınmazı 100.000 TL bedelle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, tapu iptal ve tescil davasının kayıt maliki aleyhine açılabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, hakdüşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece “…Somut olaya gelince; davacının dava dilekçesinde, mirasbırakanın ölümüne kadar davaya konu taşınmazda muris ile birlikte yaşadıklarını, murisin ölümünden sonra taşınmazın satışa çıkartıldığını beyan ettiği, mirasbırakan …’ın 09.09.2011 tarihinde öldüğü, davacının ise … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.01.2012 tarihli ve 2011/3350-45 E.K. Sayılı kararı ile vesayet altına alındığı, eldeki davanın da 31.01.2012 tarihinde açıldığı ve hak düşürücü sürenin geçmediği dosya kapsamı ile sabittir. Hemen belirtilmelidir ki, TBK’nin 39. maddesindeki 1 yıllık sürenin öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı, öğrenme tarihinin işlem tarihi olabileceği gibi, somut olayın özelliğine göre işlem tarihinden ileri bir tarihin de olabileceği, bir başka ifadeyle işlem tarihinde fark edilemeyen bir hilenin çeşitli nedenlerle sonraki bir tarihte öğrenilebileceği açıktır. Bu durumda, hak düşürücü sürenin hesabında davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınması gerekir. Davalı tarafın bu tarihten daha önceki bir tarihte davacının hileyi öğrendiğini iddia etmesi durumunda bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğu da kuşkusuzdur. Hâl böyle, yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılması taraf delillerinin toplanması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine
karar verilmiş olması doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın gerçek değeri ile tapudaki satış bedeli arasında açık ve aşırı fark olduğu, … ‘nun tapuda adı geçen diğer davalı … ile işbirliği içerisinde hareket ettiği, satış nedeniyle mirasbırakana bedel ödenmediği gerekçeleriyle davalı … yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, davalı … yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı … tarafindan süresinde süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik hakimi …’ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle bozma ilamı uyarınca yapılan yargılama sonucunda dinlenen tanık beyanları ile temlikin hileli olduğu saptanarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olduğuna göre; davalı …’nın yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 8.709.17 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalı …’dan alınmasına, 24.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.