Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/9804 E. 2015/12940 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9804
KARAR NO : 2015/12940
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2012
NUMARASI : 2010/144-2012/198

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.11.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H.M. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı asiller gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ……………. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Davacı vekili, mirasbırakan S.. A..’ın 29.06.2009 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak birlikte yaşadığı kadından olma davacı çocuğunun kaldığını, ancak davalıların bu durumu bildikleri halde, Seyfi haricindeki davalıların kendilerinin mirasçı gösterildikleri veraset ilamı alarak murisin 8700 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı S.. A..’ya satış göstermek suretiyle muvazaalı olarak devrettiklerini ileri sürerek, tapu iptal ve davacı adına tescile, bu mümkün olmaz ise taşınmazın dava tarihindeki değerinin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında terditli açtığı davasında, tapu iptali ve tescil talebinden vazgeçtiğini, tazminata karar verilmesini istediğini bildirmiştir.
Davalılar, mirasbırakandan, davalılar İzzet, Fatma ve Hülya’ya geçen pay olmadığını, bu davalılar yönünden sıfat yokluğundan davanın reddi gerektiğini, diğer davalılar yönünden ise; murisin borçları sebebi ile kredi alamadığını, onun yerine davalı Seyfi’nin taşınmazını ipotek ettirip kredi temin ettiğini ve murise verdiğini, ancak kredi borcu ödenmeden murisin öldüğünü, Seyfi’nin bu borcu ödemesi karşılığında çekişmeye konu payın ona satıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, feragat sebebi ile tapu iptal ve tescil davasının reddine, somut olayda tapu iptali ve tescil talebinin şartları oluştuğundan bu durumda terditli olarak açılan tazminata hükmedilmesinin usul açısından mümkün olmadığı gerekçesi ile şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1980 doğumlu olan mirasbırakan S.. A..’ın 19.06.2006 tarihinde bekar olarak öldüğü, murisin kardeşi olan davalı Y.’un kendisi ve diğer davalı kardeşlerinin mirasçı olarak gösterildiği Tuzla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 12.07.2006 tarihli, 2006/364 Esas, 2006/307 Karar sayılı veraset ilamını kullanarak murisin davaya konu 8700 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 403/2400 payının 02.08.2006 tarihinde Yunus tarafından davalı S.. A..’ya kendi adına asaleten diğer mirasçılar adına vekaleten satış akdi ile devrettiği, mirasbırakanın babası olduğunun tespiti hususunda 13.07.2004 doğumlu olan davacının kayyımının davalı kardeşlere karşı 25.05.2007 tarihinde açtığı davanın, Tuzla Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 29.04.2008 tarih 2007/973 Esas, 2008/295 sayılı kararı ile kabul edildiği ve anılan kararın kesinleşmesi üzerine nüfus kaydına işlendiği, hasımlı olarak veraset ilamının iptali hususunda açılan davanın da Tuzla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 31.03.2011 tarih ve 2010/946 Esas, 2011/214 sayılı kararı ile kabul edilerek, aynı mahkemenin 12.07.2006 tarihli, 2006/364 Esas, 2006/307 Karar sayılı veraset ilamının iptaline ve mirasbırakan Süleyman’ın ölümü ile geride mirasçı olarak yalnızca davacı çocuğunun kaldığına karar verildiği ve anılan kararın temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”Terditli Dava” başlıklı 111. maddesinin 1. maddesinde açıkça; ”Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır.” aynı maddenin 2. fıkrasında ise; ” Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” düzenlemesine yerverilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı vekili aynı taşınmazla ilgili, tapu iptal ve tescil, mümkün olmaz ise bedel istekli terditli açtığı eldeki davasında, yargılama sırasında 04.04.2012 tarihli celsede; tapu iptal ve tescil davasından vazgeçtiğini, tazminata hükmedilmesini” imzası ile beyan etmek suretiyle davasını sadece bedele hasretmiştir.
O hâlde, davacının aynı şeyle ilgili olarak iptal isteğini daraltıp davasını bedel isteğine hasretmiş olması karşısında somut olayda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 111. maddesinin uygulama yerinin olmadığı açıktır.
Öte yandan, Seyfi haricindeki davalıların, mirasbırakan S.’ın kardeşleri oldukları, Süleyman’ın birlikte yaşadığı kadından olma çocuğu olan davacıyı bilmemelerinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, dava konusu taşınmazdaki mirasbırakanın payını davacının ketmedildiği veraset ilamını kullanmak suretiyle adlarına elbirliği halinde intikalden sonra davalı Seyfi’ye aktardıkları kayden sabittir.

O hâlde, davacının bedel isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, davacının adli yardım talebi hususunda da yargılama sırasında açıkça olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da isabetsizdir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.