Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/8810 E. 2018/8553 K. 29.03.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8810
KARAR NO : 2018/8553
KARAR TARİHİ : 29.03.2018

MAHKEMESİ : …ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen … iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davalı … yönünden … nedeniyle reddine, diğer davalılar bakımından ise davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı … iptali tescil ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, …bırakan …’nün …çılarından mal kaçırmak amacıyla 1776 ve 1780 … sayılı taşınmazlarını torunu olan davalı …’e, 443, 444, 459, 460, 461, 481, 972, 1166, 1216, 1745, 1781 … sayılı taşınmazlarını gelini olan davalı …’a, Sultan’ın da 459, 460, 461, 972, 1166, 1216, 1745 ve 1781 … sayılı taşınmazlarını oğlunun kayınbiraderi olan davalı …’ye devrettiğini, temliklerin …tan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, … payı oranında … iptal ve tescile, yine …bırakan tarafından dava dışı … Horat’a satılan … plakalı traktörün satış bedelinin oğlu olan davalı … tarafından alındığını ileri sürerek davalı … yönünden şimdilik 1.000,00 TL tazminata karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında çekişme konusu 459, 1781 ve 972 … sayılı taşınmazların dava dışı …’ye 1166 …in ise davalı …’ye devri nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 125/1-a maddesi uyarınca davayı yeni maliklere yöneltmiş, davalı … yönünden ise davadan … etmiştir.
Davalılar, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı … yönünden davanın … nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1920 doğumlu muris …’nün 08.04.2008 tarihinde ölümü ile geriye …çı olarak davacı oğlu …, davalı oğlu … ile dava dışı çocukları …’yı bıraktığı, murisin 1776 ve 1780 … sayılı taşınmazlarını 03.08.1999 tarihinde torunu olan davalı …’e satış suretiyle temlik ettiği, 25.09.2001 tarihinde de 443, 459, 460, 461, 481, 972, 1166, 1216, 1745, 1781 … sayılı taşınmazları ile 444 …in 1/3 payını gelini olan davalı …’a, vekili … Üce eliyle yine satış suretiyle devrettiği, …’ın da 24.01.2008 tarihinde 459, 460, 461 (yeni 107 ada 40 …), 972, 1166, 1216, 1745 ve 1781 … sayılı taşınmazları vekil … Üce’nin oğlu olan davalı …’ye, …ın da dava tarihinden sonra 459, 1781 ve 972 …leri murisin torunu olan dava dışı …’ye, 1166 …i ise davalı …’ye aktardığı, 459, 1781,1666 ve 972 …ler yönünden davanın 6100 sayılı HMK’nın 125/1-a uyarınca yeni maliklere yöneltildiği, yargılama aşamasında davalı … yönünden davadan … edildiği anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada … bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve …lu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak …çısını … hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği …lu taşınmazını, …da yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve … Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın … hakkı çiğnenen tüm …çılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan … kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle … bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, …bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile … bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 6. maddesinde düzenlendiği üzere “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Yine 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
Somut olayda, dinlenen davacı tanıklarının yapılan temliklerle ilgili bilgilerinin olmadığı, murisin …çıdan mal kaçırmasını gerektirir bir nedenin ortaya konulamadığı davalı … ve …in tarım ve hayvancılık ile uğraştıkları, hayvanlarını satarak taşınmazları satın aldıkları, taraf tanıklarının da davalılardan …’nün (…’ın eşi, …in babası) bir dönem 30 kadar büyükbaş, 200 kadar da küçükbaş hayvanları olduğunu bildirdikleri, ayrıca muris … adına kayıtlı iken ölümü ile …çıları adına intikal eden başkaca taşınmazların da bulunduğu toplanan deliller ile saptanmış durumdadır.
Belirlenen somut olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde muvazaa iddiası kanıtlanmış değildir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekir iken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Bir kısım davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.