Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/7488 E. 2015/8170 K. 02.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7488
KARAR NO : 2015/8170
KARAR TARİHİ : 02.06.2015

MAHKEMESİ : MERSİN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2015
NUMARASI : 2014/464-2015/114

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemenin görevsizliğine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kira ilişkisinden söz edilmek ve davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Ne var ki, eldeki dava, davacı adına kayıtlı taşınmazın davalı tarafından fuzulen işgal edildiği iddiasıyla açıldığına göre; anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/1. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu kuşkusuzdur. Görev, kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınmalıdır.
Hâl böyle olunca, işin esasının incelenmesi, taraflar arasında hukuken geçerli bir kira ilişkisinin varlığının saptanması halinde davanın reddedilmesi, aksi halde elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenle yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.06.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY-

Davacı, Davalının hiç bir hakkı yokken uzun süredir kira ödemeden taşınmazında oturduğunu, taşınmazın boşaltılması yönünde noterden ihtarname çaktiğini belirterek davalının taşınmaza el atmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın önceki malikinin kiracısı olduğunu, kira sözleşmesinin yeni malik ile devam ettiğini, belirterek davanın reddini istemiştir.
Yargılama sonucunda taraflar arasında kira sözleşmesinin bulunduğu bu nedenle görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosya kapsamındaki belgeler değerlendirildiğinde; davacı, davadan önce davalıya çektiği 18.2.2014 tarihli noter ihtarında “ihtarın konusu: Kira borcunun ödenmesi, Kiraya konu taşınmazın adresi,; M..mah. B.. H… P.. Cad. D… sitesi B… Blok No:…, Aylık kira bedeli: 750,00TL, Kiranın ödenme şekli: Aylık peşin olarak, Ödenmeyen aylık kira bedeli: 10.500,00TL, Ait olduğu aylar ve miktar: ocak 2013 tarihi itibariyle 2014 ocak ve şubat ayları olmak üzere” şeklinde olduğu ve bu kira bedelinin istendiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında öncesinde kira sözleşmesi olduğu davalının kabulündedir. Davacı da bu ihtarname ile kira ilişkisini kabul etmiştir.
Artık taraflar arasında kira sözleşmesi olduğu hususu kesinleşmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık tektir. Bu uyuşmazlık ise davacının maliki olduğu taşınmaza yapılan müdahalenin haklı olup olmadığıdır.
Görev kamu düzenini ilgilendirir. Bu nedenle hakim görevli mahkemeyi resen belirlemeli uyuşmazlığın çözümü mahkemenin görevine girmiyorsa görevsizlik kararı vermelidir.
Davacı her ne kadar davasını fuzuli işgal nedeniyle müdahalenin meni davası olarak açmış ise de HMK 33. maddesinde belirtildiği üzere “Hakim, Türk hukukunu res’en uygular.” ilkesi gereğince “olayların anlatımı taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir” bu nedenle hakim hukuki nitelendirmeyi doğru olarak yapmalı uyuşmazlığın niteliğini belirledikten sonra yine HMK 2 ve 4. maddeleri gereğince uyuşmazlığın çözümünde görevli değilse görevsizlik kararı vermelidir. Görevsiz mahkeme dosyanın esasına girerek davanın esastan reddine karar veremez.
Nitekim yerel mahkeme bu değerlendirmeyi yapmış ve görevsizlik kararı vermiştir. Bu görevsizlik kararı davacı tarafından temyize getirilmemiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Ayrıca taraflar arasındaki bir tek uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi sonucunda mahkemenin görevli olmaması üzerine görevsizlik kararı yerine davanın esastan reddi yoluna gidilmesi durumunda davacı bir kez de görevli mahkemede aynı davayı açacak bu da “usul ekenomisine” uygun olmayacak, HMK 331/2. maddede belirtilenin aksine davacı iki kez vekalet ücreti ve yargılama gideri ödemek zorunda kalacaktır.
Somut olaya gelince; hakim hukuki nitelendirmeyi doğru olarak yapmış sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Bu kararın onanması düşüncesiyle bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne yukarıdaki gerekçelerle katılmıyorum.