Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/7440 E. 2015/8078 K. 02.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7440
KARAR NO : 2015/8078
KARAR TARİHİ : 02.06.2015

MAHKEMESİ : KORKUTELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2014
NUMARASI : 2010/64-2014/451

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı A..B.. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, hukuki ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Kurulu raporuyla temlik tarihinde mirasbırakanın hukuki işlem ehliyetine haiz olmadığının saptandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan Ahmet’in 05.08.2008 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak davacı çocukları ile dava dışı Emrullah isimli çocuğunu bıraktığı, davalı Ali ve Salih’in mirasçılık sıfatlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Davacılar dışında bir mirasçısının daha olduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK’nin 701. maddesinde (…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK’nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, davacıların miras payları oranında tapu iptal ve tescil istemiyle eldeki davayı açtıkları, dava dışı mirasçı bulunduğu anlaşılmaktadır. Hukuki ehliyetsizlik iddiasıyla açılan davada terekeyi temsilen tüm mirasçıların birlikte hareket ederek davayı açmaları veya mirasçılardan birinin terekeye iade istekli olarak davayı açması gerektiği tartışmasızdır.(TMK 640.md)
O halde, davacılar tarafından hukuki ehliyetsizlik iddiasına dayalı olarak pay oranında açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, 4721 sayılı TMK’nın 28. maddesi hükmü uyarınca ölümle kişilik son bulduğu halde ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalı A.. B.. vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 02.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.