Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/6778 E. 2015/7987 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6778
KARAR NO : 2015/7987
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

MAHKEMESİ : ERDEMLİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2015
NUMARASI : 2015/4-2015/34

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.
Davacı,miras bırakanı E..Y..’nın kayden maliki olduğu E..K.. Mah. … ada…parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında “M..” yazan soyadının “Y…” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
HMK’nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki;çekişme konusu taşınmazın senetsizden tespit ve tescil edildiği,28.10.1971 tarihinde İ..M..,Z..Ö.. ve E..Y..’nın malik E..M..’in vereseleri olduklarını beyanla adlarına tespit istedikleri,kadastro tutanağında “Mehmet kızı E..M..’in 1939 yılında ölerek verasetini kimlere terkettiğine dair vereseleri tarafından veraset senedi ibraz edilmediğinden,Mehmet kızı E..M.. adına ve adı geçenin de ölü olduğu beyanlar sütununda gösterilmek suretiyle” 28.10.1971 tarihinde tespit işlemi yapıldığı,tapu kaydında M.. yazılan soyadı Y.. olarak düzeltilmek istenen E..Y..’nın,getirtilen nüfus kayıtlarında 1989 yılında öldüğü,anne adının “E..” olduğu aynı zamanda 1955 tarihinde öldüğü anlaşılan “E..Y..”adında kızı bulunduğu anlaşılmış,kadastro tutanağında tespit talep eden “İ..M..”in tanık anlatımlarına göre muris E..Y..’nın kardeşi,Z..Ö..’ün de kardeşi Hüseyin’in kızı olduğu belirtilmiş,yine yapılan nüfus araştırmasında E..Y..’nın 1938 yılında yersel yazımla eşi hanesine koca soyadıyla tescil edildiği ,kızlık kaydının bulunmadığı bildirildiği halde,yapılan zabıta araştırması ve tanık anlatımlarında E..Y..’nın kızlık soyadının M.. olduğu evlenerek eşi Ahmet’in soyadını aldığı beyan edilmiştir
Böylelikle;muris E..Y..ve kızı E..Y..’nın nüfus kaydında yer alan kimlik bilgileri ile kadastro tutanağında yer alan bilgilerin örtüşmediği mahkemece mevcut çelişkiler giderilmeden sonuca gidildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca;muris E..Y..’nın İ..M..’in de kardeşi olduğu gözetilmek suretiyle anne,baba ve kardeşlerini gösterir vukuatlı nüfus kaydının getirtilerek annesi “E..’nin” ölüm tarihi ile mirasçılarının,kadastro tutanağında yer alan bilgilerle örtüşüp örtüşmediğinin karşılaştırılması,tutanakta tespit talep ettikleri anlaşılan İ..M.. ve Z..Ö..’ün duruşmaya çağrılarak tanık sıfatıyla dinlenmeleri,yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak çekişme konusu taşınmazın maliki Mehmet kızı E.. M..’in davacının miras bırakan annesi Mehmet kızı E..Y.. olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.