Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/6578 E. 2018/523 K. 29.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6578
KARAR NO : 2018/523
KARAR TARİHİ : 29.01.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen vekalet ilişkisinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescile ilişkin asıl dava ile ödenen taşınmaz bedelinin ve cezai şartın tahsili istemine ilişkin karşı dava sonunda yerel mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı-karşı davalı … tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-

Davacı-karşı davalı, babası …ve kız kardeşi …ile davalılardan … arasında 27/05/2002 tarihinde sözleşme yapıldığını, bu sözleşmeye göre birlikte malik oldukları 1, 2, 4, 9, 6 parsel sayılı taşınmazların 1.derece sit alanı içinde kalması sebebiyle bu taşınmazların Kültür Bakanlığı tarafından hazineye ait taşınmaz mallar ile değiştirilerek takas yapılacağını, bu takas işleminin başlatılması ile Maliye Bakanlığı tarafından taşınmaz malın bedelini gösterir sertifikaların alınmasına kadar devam edecek işlemlerin … tarafından yapılacağını, işlemlerin yapılması için gerektiğinde bu davalıya her türlü vekaletnamenin verileceğini, neticede ise elde edilecek menfaatin %30’unun bu davalıya verileceğini, buna rağmen bu davalının 15/09/2004 tarihinde verilen vekaletname doğrultusunda haber vermeden davalılardan …’e vekalet verdiği, bu davalının önceki davalı …’dan sertifikaları aldığını ve güven sağladığını, aradan zaman geçtiği halde gerekli işlemlerin yerine getirilmediğini, …’e ait sertifikaların … Merkez … 245 ada parsel 7parsel sayılı 12.522 m2 yüzölçümlü 2642/… hazine hissesinin 30/11/2004 tarihinde yapılan ihlale sonucu 225.000,00 TL bedelle …, … ve … ortak girişimin pilot ortağı olan … ve ortakları adına ihalesinin yapıldığını, sertifikalara ait hisselerin tamamının kullanıldığını, takas işlemlerinin yapılıp tapuda tescil edildiğini, 04/01/2005 tarihinde trampa işleminin gerçekleştirildiğini ve 7 parsel sayılı arsa nitelikli taşınmazın 2642/12522 hissesinin Hazine adına kayıtlı iken adına tescilinin yapıldığını, akabinde 07/01/2005 tarihinde bu hissenin davalı …’in vekaletname yetkisini kötüye kullanarak 40.000 TL bedel ile annesi olan…’e sattığını, tüm bu işlemlerin bilgisi dışında yapıldığını ve işlemlerin muvazaalı olduğunu, vekaletnamenin amacının dışına çıkıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptaline ve adına tesciline, olmadığı takdirde rayiç bedeli olan 40.000 TL’nin satış tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, yetki itirazıyla beraber vekaletin kötüye kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, yetki itirazıyla beraber davanın reddine karar verilmesini istemiş, ayrıca karşı dava olarak ödemiş olduğu 47.914,79.-TL’nin ve cezai şart olarak tespit edilen 25.000 TL’nin …’den tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise süresinde açılmadığı ve harç ödenmediği gerekçesiyle açılmamış sayılmasına ilişkin verilen karar Dairece : “… asıl dava dilekçesi davalı karşı davacı …’e 24.04.2006 tarihinde tebliğ edilmiş olduğuna göre mahkemenin kabulünün aksine 09.08.2006 tarihinde sunulmuş olan karşı dava dilekçesinin süresinde olduğu görülmektedir. Bu durumda süresi içerisinde ibraz edilen karşı dava dilekçesi ile gerekli başvuru harçları yatırılmamış olması nedeniyle mahkemece, karşı davacı …’e harç miktarını yatırmak üzere önel verilmesi gerekirken, bu yola başvurulmaksızın yazılı gerekçeyle karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar Dairece; bu kez kısa kararda, asıl dava yönünden olumlu- olumsuz bir hüküm kurulmadığı halde gerekçeli kararda “asıl davanın kabulüne, 245 ada 7 parselde davalı … adına kayıtlı taşınmazın 2642/12522 hissesinin iptaline, bu kısmın davacı adına tesciline ” demek suretiyle, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.” gerekçesiyle karar tekrar bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl davanın kabulüne, karşı davada ise 47.914,79-TL.’nin davacı -karşı davalı …’den alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, cezai şart bedeline ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Asıl dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı dava ise ödenen taşınmaz bedeli ve cezai şarta ilişkin olup, vekalet ilişkisinin kötüye kullanıldığına ilişkin iddia ile açılan davanın kabulüne karar verildiğine göre karşı dava açısından vekile ödendiği iddia edilen bedelin davacı …’dan tahsiline karar verilmesinin, asıl davada verilen kararla çelişki oluşturduğu açıktır.
Hal böyle olunca, karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı …’nın karşı davaya ilişkin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/01/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY-

Asıl dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil olmazsa bedel, karşı dava noter satış vaadi sözleşmesi uyarınca ödenen bedelin ve cezai şartın tahsili isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne ( 47.914.79 liranın davacıdan tahsiline, 25.000 liralık cezai şartla ilgili isteğin reddine karar verilmiştir.
Davacının vekili …ile karşı davacı arasında 15.09.2004 tarihinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile davacının 1624 ada 4-9-1-2 ve 1613 ada 6 sayılı parsellerdeki payının karşı davacı …’e 47.914.79 liraya satıldığı kayden sabittir.
Noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi resmi nitelikte olup bedelin ödendiğinin kabulü zorunludur.
Öte yandan vekil asıl adına hareket eden kişi olup, vekalet görevini kötüye kullanmadı ise yaptıklarından asıl sorumludur. Somut olayda da satış vaadi sözleşmesi karşı davanın davalısı…’ya vekaleten düzenlenmiş … tarafından Noter satış vaadi sözleşmesinin iptali hususunda bir dava açılmadığından geçerliliğini korumaktadır. Satış vaadi sözleşmesindeki bedelin asil’e ödenip ödenmediği hususu vekil ile müvekkili arasındaki iç ilişkidir. Dolayısı ile ödenen bedelden karşı davanın davalısı … sorumludur.
Bu itibarla hükmün onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum.