Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/338 E. 2015/2240 K. 17.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/338
KARAR NO : 2015/2240
KARAR TARİHİ : 17.02.2015

MAHKEMESİ : KUMRU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2013
NUMARASI : 2011/101-2013/121
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ………….nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ……..’nın kayden maliki olduğu on parça taşınmazı mirasçılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır…………’da aynı yöndeki iddialarla davaya katılmıştır.
Davalılar, iddiaların asılsız, satışların gerçek ve bedelli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalılara yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği, toplanan tüm deliller, eksiğin tamamlatılması yoluyla getirtilen belgelerden; mirasbırakan …………’nın 22.05.2011 tarihinde öldüğü, geride çocukları olan davacılar , katılan davacı ve davalılardan ………. ve …………..’nin kaldıkları, murisin 390 ada 19 , 391 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarını 27.04.2006 tarihinde …………’ya (………..’nın dünürü) satış yoluyla temlik ettiği, Veysel’inde 03.05.2007 tarihinde ……….’ya sattığı, murisin 414 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlarını 16.04.2003 tarihinde ……………’e satış yoluyla temlik ettiği, onunda 18.04.2003 tarihinde ……….’ya sattığı, ……….’ünde 25.04.2011 tarihinde ………..’ya(……….’nın eşi) sattığı, murisin 415 ada 23 parsel sayılı taşınmazını 27.04.2006 tarihinde …………’ya satış yoluyla temlik ettiği, 1993 yılında yapılan kadastro sırasında 415 ada 26 parsel sayılı taşınmazın vergi kaydı uygulanarak ……….’nın 1973 yılında oğlu …………’e bağışlayıp zilyetliğini devrettiğinden sözedilerek ……. adına tespit ve tescil edildiği, yine 415 ada 38, 391 ada 8 ve 9 parsellerin kadastro sırasında; Aralık 1959 tarih 18 nolu tapu ile 1/8 payın maliki olan muris ………’nın payını 1980 yılında …. …….. ve …………’e haricen sattığı ve teslim ettiğinden sözedilerek 391 ada 9 ve 415 ada 38 parsellerin ………., 391 ada 8 parselin ise O.. D.. adına tespit edildikleri, tespitlerin itirazsız kesinleştiği, 415 ada 130 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tapuda kayıtlı iken 02.03.1998 tarihinde satış yoluyla muris ………..’ya geçtiği, onunda 04.03.1998 tarihinde ……….’ya sattığı anlaşılmaktadır.
1- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle mirasbırakan tarafından 390 ada 19 , 391 ada 3 , 414 ada 1 , 2 ve 415 ada 23 parsel sayılı taşınmazların mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik edildiği, davalı ……..’nın murisin oğlu …………’nın eşi olduğundan 414 ada 1 ve 2 parsellerin muris tarafından muvazaalı devredildiğini bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu, 4721 sayılı TMK’nin 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar ……….,……. ve ……………’nın bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ne var ki; davanın paya ilişkin açıldığı, dava dilekçesinde dava değeri 10.000,00TL olarak gösterildiği, bilirkişi incelemesiyle belirlenen değer üzerinden eksik harç tamamlatılmadığından 10.000,00TL üzerinden davacılar yararına vekalet ücreti takdir edilmesi ve bilirkişi incelemesiyle belirlenen değer üzerinden davacıların payları gözetilerek harç alınması gerekirken mahkemece bu kurala uyulmayarak fazla vekalet ücreti takdir edilmesi ve harç alınması, yine dava paya yönelik açıldığı halde mahkemece 6100 sayılı HMK’nun 26.(HUMK’ nun 74.) maddesi hükmü göz ardı edilerek istek dışına çıkılmak suretiyle taşınmazların tapu kayıtlarının tamamen iptal edilip tüm mirasçılar adlarına tescile karar verilmesi doğru değildir.
2-Davalılar ……. ve O…….’nın 391 ada 8 , 391 ada 9, 415 ada 26, 415 ada 38 parsellere ilişkin temyiz itirazları yönünden; Davacılar dava dilekçesinde; muris tarafından yapılan temlik işlemlerinin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek iptal ve tescil isteğiyle eldeki davayı açmışlardır.
Hemen belirtilmelidir ki; kaynağını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19.maddesinden alan ve muris muvazaasının hukuksal dayanağını teşkil eden 01/04/1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında “Bir kimsenin, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklık (muvazaalı) olduğu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilecekleri ve bu dava hakkının, geçerli sözleşmeler için söz konusu olan TMK’nun 565 ve 558. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağı” hükme bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, butlan sonucunu doğurarak, murisin temliki tasarruflarının iptaline imkan tanıyan bu tevhidi içtihat kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın murisin tapulu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak tapu memuru huzurunda iradesini satış doğrultusunda açıklaması ya da HGK’nun 19.06.1996 gün ve 1996/1-336 Esas, 1996/493 Karar; 29.11.2006 gün 2006/1-734 Esas, 2006/761 Karar ve 16.06.2010 gün 2010/1-282 Esas – 2010/323 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı gibi eşdeğer sonuç doğuran Kadastro Kanununun 12/B-a maddesi uyarınca kadastro teknisyeni huzurunda bu doğrultuda beyanda bulunması gerekir. Tapusuz taşınmazlardaki zilyetliğin devrinden ibaret olan sözleşmeler hiçbir şekil şartına bağlı olmadığından geçerlidir ve bu tür sözleşmeler hakkında 01/04/1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama olanağı yoktur.
Somut olayda 1993 yılında yapılan kadastro sırasında 415 ada 26 parsel sayılı taşınmazın vergi kaydı uygulanarak ………’nın 1973 yılında oğlu ………’e bağışlayıp zilyetliğini devrettiğinden sözedilerek M.. D.. adına tespit ve tescil edildiği, yine 415 ada 38, 391 ada 8 ve 9 parsellerin kadastro sırasında; Aralık 1959 tarih 18 nolu tapu ile 1/8 payın maliki olan muris ……..’nın payını 1980 yılında …….., …….. ve dava dışı ……….’ye haricen sattığı ve teslim ettiğinden sözedilerek tapu dışı satışa istinaden 391 ada 9 ve 415 ada 38 parsellerin ………, 391 ada 8 parselin ise ………… adına tespit edildikleri ve tespitlerin itirazsız kesinleşerek çap kayıtları oluştuğuna göre 415 ada 26 parsel muris adına tapuda kayıtlı olmadığından, 415 ada 38, 391 ada 8 ve 9 parseller murisin tapulu malı isede tapu memuru veya kadastro teknisyeni huzurunda iradesini satış doğrultusunda açıklamayıp haricen satış yaptığından 01/04/1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmamaktadır. O halde davacılar ve katılan davacının anılan parsellere ilişkin iptal tescil davalarının reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
3-Davalı …………’nın 415 ada 130 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; Anılan taşınmaz Hazine adına tapuda kayıtlı iken 02.03.1998 tarihinde muris …….. tarafından satın alınmış, 04.03.1998 tarihinde de ………..’ya satış yoluyla devredilmiştir………….. yargılamanın tüm aşamalarında ; taşınmazın Hazineden satın alındığını, satış bedelinin kendisi tarafından ödendiğini, bu sebeple murisin ihaleden sonra kendisine devrettiğini iddia etmiştir. Mahkemeye sunduğu tanık listesinde ……….. , ……… ve………..’ın isimlerini bildirmiş , duruşmada ise …….ve ……’in dinlenmesini istemiştir. Davacılarda tanık listesi verdikleri halde mahkemece sadece …….. ve davacılar tanığı …….. dinlenmiş, onlarında 415 ada 130 parsel hakkındaki bilgi ve görgüleri alınmamıştır. O halde bozma öncesinde isimleri bildirilen taraf tanıkları dinlenip temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı muvazaalı yapılıp yapılmadığının belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yetinilip yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davalıların temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlere hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.