Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/3100 E. 2015/3755 K. 18.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3100
KARAR NO : 2015/3755
KARAR TARİHİ : 18.03.2015

MAHKEMESİ : KANDIRA SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2013
NUMARASI : 2013/379-2013/765
Taraflar arasında görülen tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ……….. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, anneannesi …………’nin erkek kardeşi ………….. eşinin paydaşı olduğu 209 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında “…………..” yazılı isminin nüfus kaydına uygun “………….. kızı …………. ………” olarak düzeltilmesini ve kadastro tutanağındaki “…………. karısı” ibaresinin ise kaldırılmasını istemiştir.
Davalı,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,iddianın sabit olduğu gerekçesi ile düzeltme hükmü kurmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalarla kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla, mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Böyle bir davayı tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu’nun 702. maddesinin son fıkrası ile ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden, elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de, tek başına tapuda miras bırakanla ilgili düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu tür davanın, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde, yetkiye dayanılarak dava açan kişinin, aktif dava ehliyeti vardır. ./..
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Dava konusu 209 ada 1 parselde davacı paydaş bulunmakta ise de, isminde düzeltme yapılması istenen diğer paydaş “Mehmet kızı Şerife Dündar”‘ın geri çevirme neticesinde temin edilen veraset belgesine göre davacının adı geçenle mirasçılık bağlarının bulunmadığı sabittir. Davacının davayı yetki belgesi ile açtığına dair herhangi bir belgeye de dosya içerisinde rastlanmamıştır. Bu durumda, davacının aktif dava ehliyeti kanıtlanmadan işin esasına girilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca, davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,18.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.