Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/2914 E. 2015/3735 K. 17.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2914
KARAR NO : 2015/3735
KARAR TARİHİ : 17.03.2015

MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2014
NUMARASI : 2013/484-2014/519
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemenin görevsizliğine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi……… raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, kira ilişkisinden söz edilmek ve davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Ne var ki, eldeki dava, davalının davacı adına kayıtlı taşınmazı fuzulen işgal ettiğinden bahisle açıldığına göre; anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/1. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu kuşkusuzdur. Görev, kamu düzeniyle ilgili olup (temyiz edenin sıfatına ve temyiz nedenine bakılmaksızın) yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınmalıdır.
Hâl böyle olunca, işin esası incelenerek bir hüküm kurulması gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.03.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
-KARŞI OY-
Davacı, eski kayınpederinin yapılan ihtarlara rağmen taşınmazı boşaltmadığını, ilk başlarda kullanma karşılığı aylık öderken sonradan bu ödemeleri de yapmadığını belirterek davalının taşınmaza el atmasının önlenmesine ve 21.840TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
./..
Davalı, taşınmazın önceki malikinin kiracısı olduğunu, kira sözleşmesinin yeni malik ile devam ettiğini, davacı tarafından kendileri aleyhine sulh hukuk mahkemesinde tahliye davası açıldığını, bu davanın derdest olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Yargılama sonucunda taraflar arasında kira sözleşmesinin bulunduğu bu nedenle görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Davacı tarafından sulh hukuk mahkemesine açılan davanın sonucu beklenmiş,Karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2014/578 E, sayılı 26.2.2014 tarihli kararı ile “Davalı R.. S..’nın öncesinde kiracı olduğunu kabul ettiği kiralananın davacı tarafından satın alınması ile davacı önceki malikin halefi olduğundan, davalı R.. S..’nın yeni malikin kiracısı olduğunun kabulü gerekir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Taraflar arasında öncesinde kira sözleşmesi olduğu davalının kabulünde olduğu gibi davacı tarafından da kira sözleşmesine dayalı tahliye davası açılmıştır.
Artık taraflar arasında kira sözleşmesi olduğu hususu kesinleşmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık tektir. Bu uyuşmazlık ise davacının maliki olduğu taşınmaza yapılan müdahalenin haklı olup olmadığıdır.
Görev kamu düzenini ilgilendirir. Bu nedenle hakim görevli mahkemeyi resen belirlemeli uyuşmazlığın çözümü mahkemenin görevine girmiyorsa görevsizlik kararı vermelidir.
Davacı her ne kadar davasını fuzuli işgal nedeniyle müdahalenin meni davası olarak açmış ise de HMK 33. maddesinde belirtildiği üzere “Hakim, Türk hukukunu res’en uygular.” ilkesi gereğince “olayların anlatımı taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir” bu nedenle hakim hukuki nitelendirmeyi doğru olarak yapmalı uyuşmazlığın niteliğini belirledikten sonra yine HMK 2 ve 4. maddeleri gereğince uyuşmazlığın çözümünde görevli değilse görevsizlik kararı vermelidir. Görevsiz mahkeme dosyanın esasına girerek davanın esastan reddine karar veremez.
Nitekim yerel mahkeme bu değerlendirmeyi yapmış ve görevsizlik kararı vermiştir.
Ayrıca taraflar arasındaki bir tek uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi sonucunda mahkemenin görevli olmaması üzerine görevsizlik kararı yerine davanın esastan reddi yoluna gidilmesi durumunda davacı bir kez de görevli mahkemede aynı davayı açacak bu da “usul ekenomisine” uygun olmayacak, HMK 331/2. maddede belirtilenin aksine davacı iki kez vekalet ücreti ve yargılama gideri ödemek zorunda kalacaktır.
Somut olaya gelince; hakim hukuki nitelendirmeyi doğru olarak yapmış sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir . Bu kararın onanması düşüncesiyle bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne yukarıdaki gerekçelerle katılmıyorum.

ÜYE