Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/2889 E. 2015/4652 K. 02.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2889
KARAR NO : 2015/4652
KARAR TARİHİ : 02.04.2015

MAHKEMESİ : SUŞEHRİ SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2014
NUMARASI : 2013/60-2014/47

Taraflar arasında görülen tapu kayıt tashihi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı temsilcisi tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, Suşehri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/252 Esas sayılı dosyasından açtıkları tapu iptal ve tescil davasında, davaya konu .. parsel sayılı taşınmaz maliki ”A. oğlu M. P.” ile, .. parsel sayılı taşınmazların maliki ”A. kızı G. P.’ın” baba adlarının tapu sicil kaydında hatalı olarak ”M.” şeklinde yazılı olması sebebi ile anılan kayıtların düzeltilmesi konusunda dava açmaları yönünde kendilerine yetki verildiğini ileri sürerek, anılan maliklerin baba adlarının nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davayı takip etmemiştir.
Mahkemece, davacıların iddialarının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 382/2-ç-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
HMK’nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin T.. M..ne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
T.. M.. ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki özellikle; kayıtların düzeltilmesi konusunda yetki verildiği söylenen Suşehri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/252 Esas sayılı dava dosyasının evrak arasına alınan 08.01.2013 tarihli celsesine ait tutanak içeriğinden, eldeki davayı açan M.. B.. ile N.. F..’ın taraf olup olmadıklarının anlaşılmadığı, kaldı ki anılan tutanakta M. P.’ın tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi konusunda yetki ve süre verildiğine dair bir ara kararın da yeralmadığı, öte yandan; çekişme konusu taşınmazları kim veya kimlerin hangi tarihten beri ne şekilde kullandığının araştırılmadığı, çekişmeye konu taşınmazların kadastro tespitleri 1970 yılı içerisinde yapıldığı ve tespit bilirkişilerinden yaşayanların bulunması muhtemel olduğu halde, tespit bilirkişilerinin yaşayıp yaşamadıkları belirlenerek sağ olanlarının beyanlarının alınmadığı, davaya konu 195 parsel sayılı taşınmazın tespitine itiraz neticesinde Komisyon tarafından uygulanan 16.03.1970 tarih ve 22 sayılı tapu kaydı ile bu tapu kaydına dayanak Suşehri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tescil dosyasının getirtilip incelenmediği, kayıt maliki olduğu iddia edilen ”M.kızı G. P.” ile ”M. oğlu M. P.’ın” anne, baba, kardeş ve mirasçılarını gösterir vukuatlı aile nüfus kayıt tablosunun getirtilip, anılan şahısların kardeş olup olmadıkları, baba adlarında tashih bulunup bulunmadığı hususlarının denetlenmediği görülmektedir.

../…

O halde; öncelikle düzeltilmesi istenen her kayıt maliki yönünden dava açılması konusunda davacılara verilen yetkilere ilişkin yetki belgelerin evrak arasına alınması, ondan sonra işin esasına girilerek; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak talebe konu taşınmazların malikleri ”M. kızı G. P. ”ile ”M. oğlu M. P.’ın” baba adlarının gerçekte ”A.” olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de; evrak arasına alınan T.. M..’nün 04.02.2014 tarihli yazısı ile; dava konusu taşınmazlarda Kadastro Kanunu 22-a maddesi kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda; .. nolu parselin 105 ada 26 nolu, 683 nolu parselin ..ada 10 nolu, .. nolu parselin ..ada 15 nolu, .. nolu parselin .. ada 14 nolu parsel olduğunu bildirdiği halde anılan kayıtlar getirtilip denetlenerek, yeni oluşan ada ve parsel numarası üzerinden hüküm kurulması gerekirken, bu hususun da gözardı edilerek eski parsel numaraları üzerinden karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalı T.. M.. temsilcisinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.