YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2814
KARAR NO : 2017/2668
KARAR TARİHİ : 17.05.2017
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali, tescil ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece 385 parsele ilişkin olarak davalı … mirasçıları hakkında ecrimisil yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddi ile davacıların diğer taleplerinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı …, …, vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan …’in kayden maliki olduğu dava konusu 209 parsel sayılı taşınmazı gelini …’ye, 377, 387 ve 386 parsel sayılı taşınmazları oğlu davalı …’e, 385 parsel sayılı taşınmazı oğlu …’ye, 384 parsel sayılı taşınmazı ise oğlu Mustafa’ya satış suretiyle devrettiğini, anılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında iptali ile 2005-2009 yıllarına ilişkin ecrimisile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında …’in mirasçıları yönünden ecrimisil ve yargılama giderlerinden feragat etmişlerdir.
Davalılar, temliklerin çok uzun zaman önce yapılmış olduğunu, satış bedelleri ile mirasbırakanın hastane masraflarının ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Birleştirilen dava dosyasında, davacılar asıl davada tescil isteminde bulunmadıklarından tescil talepli dava açarak, birleştirilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, 385 parsele ilişkin olarak davalı … mirasçıları hakkında ecrimisil yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddi ile davacıların diğer taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; mirasbırakan tarafından çekişme konusu taşınmazların davalılara devrine ilişkin işlemlerin, mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Bir kısım davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Bilindiği ve 6100 sayılı HMK 297/2. maddesinde düzenlendiği üzere, (1086 sayılı HUMK’nun 388/son md.) hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Somut olaya gelince, mahkemece verilen kararın infaza elverişli olduğunu söyleme olanağı bulunmamaktadır.
Şöyle ki, kararda iptal edilen ve davacılar adına tescil edilen pay ile davalı üzerinde kalan payın açıkça gösterilmesi gerekirken “…dava konusu taşınmazların davacıların miras payı oranında iptali ile payları oranında davacılar ve mevcut tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline..” karar verilmesi doğru değildir.
Ayrıca, ecrimisil bakımından davalı ölü …’den tahsile karar verilmekle ölü kişi sorumlu tutulacak şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Kaldı ki, hükmün 15. paragrafında “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.320,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmuş olup, davada birden fazla davalı olduğu ve davalıların ayrı ayrı vekille temsil edildiği gözetildiğinden infazda tereddüt yaratacak şekilde hangi davalı lehine vekalet ücretine hükmedildiği belirtilmeksizin karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan; çekişme konusu 260 ada 8 parsel sayılı taşınmaz bakımından mirasbırakan davacıların miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteklerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken anılan taşınmazın tamamının tapusunun iptal edilerek miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteklerinin kabulüne karar verildiği, yanılgılı değerlendirme yapılarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Ne var ki, çekişme konusu 386 parsel sayılı taşınmaz yargılama aşamasında 05.08.2013 tarihli toplulaştırma işlemi sonucu 107 ada 19 parsel olarak değişmiş olup infazda tereddüt yaratacak şekilde, doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olarak kapanan sicil kaydı üzerinden karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Hâl böyle olunca, HMK’nun 297/2. maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de; davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı tapu iptal tescil davalarında dava değeri, davacıların payına isabet eden değer olup, bu değer üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken, taşınmazın tamamı üzerinden harca hükmedilmesi de isabetsizdir.
Bir kısım davalılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.