Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/18475 E. 2017/172 K. 12.01.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18475
KARAR NO : 2017/172
KARAR TARİHİ : 12.01.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil ve tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, asıl dava ve birleştirilen Uşak 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/238 Esas sayılı davada mirasbırakan …’in sağlığında tüm taşınmazlarını devrettiğini, ölümünden bir yıl kadar önce maliki olduğu 187 ada 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlarını kardeşinin torunu davalı …’ya mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescilini, mümkün olmazsa saklı pay bedelinin davalıdan tahsilini, birleştirilen Uşak 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/238 Esas sayılı davada, davacılar mirasbırakan …’in maliki olduğu 2677 ada 316 parsel, 2678 ada 4 parsel ve 2679 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını davalı vakfa bağışladığını, yapılan işlem ile saklı paylarının ihlal edildiğini ileri sürerek saklı pay bedelinin tahsilini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

./..

Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Belirtilen ilkeler, tanık anlatımları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde asıl dava ve birleştirilen Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2007/238 Esas sayılı davada; miras bırakanın davalı …’ya temlik tarihi itibariyle mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, hastane giderlerinin sosyal güvencesinden karşılandığı, ayağı kırıldığında özel bakıcı ücretinin de tarafından ödendiği temliklerin bakım karşılığı yapıldığı, satış bedelinin ödendiği iddiasının kanıtlanmadığı davalıların alım gücünün de olmadığı, mirasbırakanın evinde kira ödemeden oturdukları da gözetilerek asıl ve birleştirilen Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/238 Esas sayılı davaların kabulüne karar verilmesi gerekirken,yanılgı değerlendirme sonucu davanın reddi doğru değildir.
Birleştirilen Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/238 Esas sayılı mirasbırakan tarafından … taşınmazlara ilişkin davada; Bilindiği üzere, 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan, ….devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının “Devir işlemlerine ilişkin tedbirler” 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinde düzenlenmiştir.
6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun m.2/c bendi kapsamında davalı vakfın kapatılmasına karar verilmiştir.

../…

675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 16/1 maddesinde “20/07/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanaları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17.08.2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15.08.2016 tarihli ve 670 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle ret kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır” hükmüyle “Dava ve takip usulü” belirlenmiştir.
Eldeki davada, davalı … Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan vakıf olup davanın 16.07.2007 tarihinde açıldığı saptanmıştır.
Hâl böyle olunca, davalı … hakkındaki davanın 17.08.2016 tarihinden önce açılmış olması nedeniyle, mahkemece, 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. Maddesi ve 675 sayılı KHK’nin 16/1 maddesi doğrultusunda incelenip değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.