Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/18333 E. 2018/15071 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18333
KARAR NO : 2018/15071
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı … vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, 466 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını ve 465 parsel sayılı taşınmazın 24/06/2008 tarihinde … adına tescil edildiğini, davalının gerçekte 466 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, bu parsel içerisindeki kavak, dut ve meşe ağaçlarını yakacak olarak kullanılmak üzere kesip evine götürmek suretiyle tasarruf etmeye başladığını, davaya konu 465 ve 466 parsel sayılı taşınmazların numaralarında ve vasıflarında yanlışlık yapıldığını, 465 parsel sayılı taşınmazı ne davalı ne de davalıdan önceki maliklerin hiçbir zaman kullanmadıklarını, 465 parselin murisleri ve murisi evvelleri tarafından gerek kadastro tespitinden önce gerekse kadastro tespitinden sonra ve halen malik sıfatıyla kullandıklarını, gerçekte davalının 466 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, fakat kendisine 465 parselin tapusunun verildiğini, 465 parselin zeytinlik olmayıp sebze bahçesi vasfında, 466 parselin ise zeytinlik vasfında olduğunu ileri sürüp, tapuların iptali ile 465 parsel sayılı taşınmazın adlarına, 466 parsel sayılı taşınmazın ise davalı … adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan …, 465 parsel sayılı taşınmazı tapu kütüğüne güvenerek satın aldığını, taşınmazı satın aldıktan sonra bazı kişilerin kullanmasını engellediklerini, davacıların hiçbir hukuki ve haklı nedene dayanmadıklarını, kadastro kanunun 12. maddesi gereğince kadastro tespit tutanaklarının kesinleşmesinden bu yana 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini, davalı … husumet yönünden davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, maddi hata nedeniyle parsel numaralarının yanlış yazıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde isteğini kayıt düzeltme olarak dile getirmiş bilhare davacılar vekili 21.11.2009 tarihli dilekçesi Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 ve 713/2 maddeleri gereğince tapu iptal ve tescil isteğinde bulunulduğunu bildirmiştir.
Toplanan delillerden, 466 parsel sayılı taşınmazın 17.07.1952 tarihinde tapulama suretiyle davacılar ve dava dışı kişiler adına tescil edildiği, 1968 yılında baba isimlerinin düzeltildiği, pay temlikleri sonucunda halen davacılar adına kayıtlı olduğu, 465 parsel sayılı taşınmazın 1952 yılında aynı kişiler adına tespit edildiği 1968 yılında baba isimlerinin düzeltildiği, … mirasçılarından dava konusu taşınmazı davalı …’nin satın aldığı anlaşılmaktadır.
Davacıların, kadastro öncesi neden bakımından iddiaları incelendiğinde 3402 sayılı Kanun’un 12/3 maddesi gereğince 10 yıllık sürenin geçtiği açıktır.
Türk Medeni Kanunu’nun 713/2. maddesinde ” Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya yirmi yıl önce (…) hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bir bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, Türk Medeni Kanunu’nun 713/2 maddesi koşullarının gerçekleştiği söylenemez. Şöyle ki; 465 sayılı parsel yine davacılar ve ortakları adına tespit edilmiştir. Bütün paylar ortaklardan …. üstüne toplanmış,…’ın ölümü ile mirasçılarına intikal etmiştir.
Tüm bu açıklamalar karşısında 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gibi Türk Medeni Kanunu’nun 713/2. maddesinde ki koşulların gerçekleştiğinden de sözedilemez.
Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.