Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/18133 E. 2018/13500 K. 15.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18133
KARAR NO : 2018/13500
KARAR TARİHİ : 15.10.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı; ……..bırakanları …….. Kılıçaslan’ın 1275 parsel sayılı taşınmazının 1/2 payını davalı ……..’a ……..tan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış akti ile temlik ettiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile payın terekeye döndürülerek …….. payları oranında tüm ……..çılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, ayrıca o tarihte taşınmazın devri ile ilgili davalı ve diğer kardeşleri tarafından verilmiş muvafakatname olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1332 doğumlu ……..bırakan …….. Kılıçaslan’ın 27.08.1987 tarihinde ölümü üzerine, eşi …….. ile çocukları davacı … ve davalı … ile dava dışı …….. …………’nın ……..çı olarak kaldığı, ……..bırakanın dava konusu 1275 parsel sayılı taşınmazının 1/2 payını (½ payını uhdesinde bırakarak) 16.06.1976 tarihinde oğlu davalı …’a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada …….. bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak ……..çısını …….. hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın …….. hakkı çiğnenen tüm ……..çılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle …….. bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, ……..bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile …….. bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda ……..bırakanın ……..tan mal kaçırma kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir.
Somut olaya gelince; davacı tarafça ……..bırakanın, ……..çılarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya konulmadığı gibi, davalı tarafından dosyaya ibraz edilen 28.05.1975 tarihli ve taahhütname başlıklı belgeden tüm ……..çıların satıştan haberdar olduğu ve çekişmeli temlike itirazlarının olmadığının anlaşıldığı, davalı tanığı olarak dinlenen diğer ……..çılar Yalçın ile Cengiz’in de anılan belgede belirtilen olguyu doğruladıkları, ……..bırakanın taşınmazdaki 1/2 payını uhdesinde bıraktığı hususları yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde temlikin ……..tan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.