Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/15391 E. 2018/14397 K. 13.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15391
KARAR NO : 2018/14397
KARAR TARİHİ : 13.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.11.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … ve vekili Avukat … ile temyiz edilen davacı vekili Avukat geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, aldatma (hile) ve korkutma (ikrah) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, 05.08.2011 tarihinde evlendiği davalı …’in evlilik öncesi iş ve sosyal ilişkileri konusunda kendisini farklı tanıtarak kandırdığını, evlendikten sonra inandırıcılıktan uzak beyanları karşısında kandırıldığını fark etmeye başladığını, davalının evlilik süresince kendisine şiddet uyguladığını, … 1. Aile Mahkemesi’nin 2011/995 Esas sayılı dava dosyası ile açmış olduğu boşanma davasından davalının baskı ve tehditi ile feragat ettiğini, dava konusu 14248 parselde kayıtlı 15 nolu bağımsız bölümün 1/2 payını davalının 08.03.2012 tarihinde hile ve tehdit ile adına tescilini sağladığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, davacının ilk eşinden boşanma sırasında ödediği 50.000,00 TL’yi davacı adına ödediğini, ipotekli olarak devraldığı taşınmaz üzerindeki kredi borcunun 1/2’sini Mayıs 2011’den itibaren her ay ödediğini, bu hususun davacının gönderdiği elektronik mail içeriklerinden de anlaşılacağını ayrıca karşı taraf üzerinde baskı uygulayan kimsenin taşınmazın tamamının temlikini sağlama imkanı var iken 1/2 payı ile yetinmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin iradi olmayıp cebir, hile ve tehdit vasıtasıyla iradeyi bozucu sebeplere istinaden gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı …’ın 1/2 pay ile paydaşı olduğu 14248 parselde kayıtlı 15 nolu bağımsız bölümdeki payını, taşınmazın diğer paydaşı olan davalı …’e 08.03.2012 tarih ve 5881 yevmiye nolu senetle satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu 6. maddesine göre “ Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri,hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 190/1. maddesine göre de “ İspat yükü,kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça,iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Somut olaya gelince, davacı iddiasını ispatla yükümlü olup dosya içeriği, toplanan deliller ve davacı tanıklarının beyanları nazara alındığında temlikin hile ve tehdit sonucu ile gerçekleştiği iddiası kanıtlanabilmiş değildir.
Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.