Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/15383 E. 2018/14932 K. 27.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15383
KARAR NO : 2018/14932
KARAR TARİHİ : 27.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS

Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın davalı … açısından kabulüne, davacı … açısından açılmamış sayılmasına, davalı … tarafından reddine ilişkin olarak verilen karar davalı … vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.11.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat … geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalılar … vd. vekili Avukat ve davalı … gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, tenkis istemine ilişkindir.
Davacılar, miras bırakan …’in , taşınmazlarının büyük bölümünü davalı oğlu …ya bağış yoluyla, bir kısmını ise …’ya verdiği vekaletnameyle diğer davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, böylece öteki mirasçıların mahfuz hisselerine tecavüz edildiğini, miras bırakanın 17 adet taşınmazdaki paylarının bağışa, 3 adet taşınmazdaki paylarının ise satışa konu olduğunu ileri sürerek bağış ve satışların saklı paylarına tecavüz eden kısımlarının tenkisini istemişlerdir.
Davalılar, … tarafından davacı …’in vasiyetnameyle mirastan iskat edildiğini ve bu nedenle davacı …’in tenkis davası açma hakkının bulunmadığını, …’in saklı payları bertaraf amacıyla hareket etmediğini, mirasçı olmayan …’a yapılan temliklerin de gerçek satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davacı …’in davasının davalı … açısından kabulüne, davacı …’in davasının HUMK.nun 409.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, davalı … hakkındaki davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı … ile davalı …’nın temyizi üzerine Dairece; “..öncelikle satışa konu taşınmazların temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının saptanması, muvazaalı olduğunun anlaşılması halinde istekle bağlı kalınarak tenkis yönünden araştırma, inceleme ve soruşturmanın noksansız tamamlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek ve hatalı raporlar esas alınmak suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir..” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davalılara yapılan temliklerin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve saklı paylarına tecavüzlü olması nedeniyle tenkise tabi olup tenkis bilirkişisince hesaplanan bilirkişi raporuna göre davacı …’in alacağının 99.582,13 TL olduğu, Mahkemenin 1997/166 Esas, 2008/339 Karar sayılı kararı ile 87.408,75 TL tenkis bedelinin davalı …’den alınarak davacı …’e ödenmesine karar verildiği, bu karara dayanılarak … 3.İcra Müdürlüğünün 2008/2598 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığı, takip nedeni ile davacıya yapılan ödemenin güncel değerinin 164.966,80 TL olduğu, davacı alacağının fazlası ile ödendiği anlaşıldığından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı … hakkında açılan davanın ilk kararla açılmamış sayılmasına karar verildiğinden ve verilen karar kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1332 doğumlu miras bırakan …’in 17.03.1997 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları davacılar …, … ve davalı … ve dava dışı….’ü bıraktığı, miras bırakanın 341 parsel sayılı taşınmazın tamamını, 169 parsel sayılı taşınmazın 850/1750, 245 parsel sayılı taşınmazın 1800/5830, 677 parsel sayılı taşınmazın 4200/12820 ve 679 parsel sayılı taşınmazın 1300/18810 paylarını 24.05.1995 tarihinde eşit olarak davalı … ile dava dışı …’a bağışladığı, ….’ın 01.06.1995 tarihinde 169 parsel sayılı taşınmazın 425/1750, 245 parsel sayılı taşınmazın 900/5830 ve 677 parsel sayılı taşınmazın 2100/12820 paylarını davalı …’ya, …’a vekaleten davalı …’nın 27.09.1995 tarihinde 341 sayılı parsel sayılı taşınmazın 1/2 ve 679 parsel sayılı taşınmazın 650/18810 paylarını miras bırakan …’e, …’in 341 parsel sayılı taşınmazın 1/2 ve 679 parsel sayılı taşınmazın 650/18810 paylarını 13.03.1996 tarihinde davalı …’a, davalı …’nın 341 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını 12.12.1996 tarihinde davalı …’a, miras bırakana vekaleten davalı …’nın 457 sayılı parsel sayılı taşınmazdaki 7000/18630 payı 13.03.1996 tarihinde davalı …’a satış suretiyle temlik ettiği, miras bırakan …’in, 11.10.1996 tarihinde 81 parsel sayılı taşınmazdaki 7000/9720, 88 parsel sayılı taşınmazdaki 6430/8430, 343 parsel sayılı taşınmazda 11/16 payları ile 61 ada 51 parsel sayılı taşınmazın tamamı, 27 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tamamı, 2, 11, 141, 234, 333, 335, 337, 339, 345 parsel sayılı taşınmazların tamamındaki verasette iştirakli olan paylarını (2/8) , davalı …’ya bağış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK’nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK’nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK’nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmayacağından davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olaya gelince, mahkemece, sabit tenkis oranı hesabında; davalı …’ya devredilen 343 sayılı parselde temlik konusu 11/16 payın 2/8 si olduğu halde tamamının 2/8 sinin hesaplandığı, davalı …’ya devredilen 679 parsel sayılı taşınmazdaki 650/18810 payın hesaplanmadığı, davalı …’a devredilen 679 parseldeki pay 650/18810 olduğu halde 1300/18810 payın hesaplandığı, öte yandan mahkemenin 1997/166 Esas 2008/339 Karar sayılı kararı ile 87.408,75 TL tenkis bedelinin davalı …’den alınarak davacı …’e ödenmesine karar verildiği, bu karara dayanılarak … 3.İcra Müdürlüğünün 2008/2598 Esas sayılı takip dosyası ile davalının alacağından fazlasına aldığı belirtilmiş ise de ödemelere ilişkin dekontların dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davacı …’in tenkis talebi hakkında yukarıda belirtilen hususlar da göz önüne alınarak değerlendirme yapılması, … 3.İcra Müdürlüğünün 2008/2598 Esas sayılı takip dosyası getirtilerek, davacı …’e ne kadar bedel ödendiğinin tespiti ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tarafların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.