Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/13876 E. 2018/13267 K. 09.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13876
KARAR NO : 2018/13267
KARAR TARİHİ : 09.10.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.10.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı …, davalı … geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asılların sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve mirasçılar adına tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirabırakanları …’nin maliki olduğu 23 parsel sayılı taşınmazın 1/3’er paylarını ( 21.650 m2’lik – Tarla ) mirasçılarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı torunlarına satış yoluyla devrettiğini, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalıların alım gücünün de bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına payları oranında tescilini istemişlerdir.
Davalılar, satışın gerçek olduğunu, mirasbırakanın sağlık harcamaları nedeniyle taşınmazı sattığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline ve mirasçılar adına payları oranında tesciline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 23 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan … adına kayıtlı iken, mirasbırakanın bizzat 28.03.2006 tarih ve 3005 yevmiye no’lu akit ile 1/3 payı uhdesinde bırakarak kalan 2/3 payını davalı torunları ( dava dışı …’nin çocukları ) … ve …’a eşit şekilde satış yoluyla devrettiği, mirasbırakanın 09.03.2012 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı …’yi, davacı torunları …, …, …’ı, davacı damadı …’yı ve dava dışı oğlu …’i bıraktığı kayden sabittir.
Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK). 701. ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK’nin 701. maddesinde (…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK’nin 702/2.maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, mirasbırakan …’nin terekesi elbirliği (iştirak) halinde mülkiyete tabi olup, dava dışı ortak ( … ) bulunmaktadır.
O hâlde, davaya katılmayan mirasçı …’nin olurunun alınması ya da miras şirketine TMK’nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekir.
Hâl böyle olunca; yukarıda açıklandığı şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Kabule göre de, mirasbırakanın dava konusu taşınmazın 2/3 payını davalılara devrettiği, davacılar tarafından da anılan paya yönelik iptal ve tescil isteğinde bulunulduğu gözetilmeksizin 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesine aykırı şekilde dava konusu taşınmazın tapu kaydının tümden ( halen mirasbırakan … adına kayıtlı 1/3 pay da dahil edilerek ) iptal edilerek mirasçılar adına payları oranında tescil kararı verilmesi de doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.