Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/13534 E. 2015/13250 K. 17.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13534
KARAR NO : 2015/13250
KARAR TARİHİ : 17.11.2015

MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2013
NUMARASI : 2010/407-2013/238

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …..l’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, vekâletnamenin hile ile alındığı ve vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddialarına dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Davacı, çekişme konusu 133 ada 11 parsel sayılı taşınmazın üzerine, dava dışı R. D.’den aldığı krediye teminat için ipotek koyma amacı ile davalılardan Erdem’e vekalet verdiğini, R.’la aralarındaki anlaşma gereği taksitleri öderken, verdiği vekaletnamenin kullanılarak taşınmazın önce davalılardan Ümit’e , ondan da diğer davalı A. H.’e satış suretiyle devredildiğini öğrendiğini, iradesinin fesada uğratılarak geçersiz vekaletname ile el ve işbirliği içinde hareket eden davalılar tarafından taşınmazının elinden alındığını ileri sürerek tapu iptali ile taşınmazın adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın gerçek bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Ü., taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, daha sonra köyden bir başka taşınmaz alabilmek için, tefeci olduğunu sonradan öğrendiği şahsa bedeli mukabilinde devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Erdem, olayla hiçbir ilgisinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı A.H., 1 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazı iyiniyetli 3.kişi olarak satın aldığını, diğer davalılar arasındaki ilişkiyi davanın açılması ile öğrendiğini, taşınmazı arsa olarak ve yatırım amaçlı aldığını, arsa üzerinde taşınmaz bulunduğunu sonradan öğrendiğini, ancak kaçak yapının Belediye tarafından yıkılacağı düşüncesiyle müdahalede bulunmadığını, satın aldığı tarihten itibaren taşınmazın emlak vergisini düzenli olarak ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Ne var ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davada hile hukuksal nedenine değil, vekâletnamenin hile ile alındığı iddiasına dayanıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere vekâletnamenin hile ile alındığı iddiası, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içermektedir.
Hâl böyle olunca; vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanan davaların herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmadığı gözetilerek, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.