Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/1285 E. 2017/4670 K. 27.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1285
KARAR NO : 2017/4670
KARAR TARİHİ : 27.09.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalıların maliki olduğu 33 parsel sayılı taşınmazı kullanımını engellediklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve 300 TL ecrimisile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ecrimisil isteğinden feragat etmiştir.
Davalılılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmaza dava tarihi itibariyle davalıların haksız müdahalelerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 348 ada 33 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 31.05.2011 tarihinde satın alındığı, davacının satın almadan sonra taşınmazı davalıların tehdidiyle kullanamadığı yönünde yaptığı müracaat sonucu … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/685 Esas sayılı dosyası ile davalılar hakkında kamu davası açıldığı ve haklarında mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, keşifte dinlenilen davacı tanıkları … ve …’un beyanlarına itibar edilmeksizin, re’sen seçilen mahalli bilirkişi ve davalı tanık beyanlarına üstünlük tanınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere bu tür davalarda, taraflarca delil bildirme ilkesi geçerlidir. Taraflar, mahalli bilirkişi deliline dayanmamışlardır. Mahkemece; mahalli bilirkişi sıfatıyla keşif mahallinde re’sen dinlenilen kişilerin beyanlarına itibar edilmesi hatalıdır.
Öte yandan, davalıların davacıyı tehdit ettikleri sabit olup, dinlenen davacı tanıkları da, davalıların tehdit ederek davacının taşınmazını kullanımını engellediklerini açıkça beyan etmişlerdir.
Hâl böyle olunca, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek davanın reddedilmesi doğru olmadığı gibi davacının ecrimisil isteğinden vazgeçme yönündeki 05.03.2013 tarihli dilekçesi hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru değildir.
Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.