Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/12355 E. 2015/11435 K. 07.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12355
KARAR NO : 2015/11435
KARAR TARİHİ : 07.10.2015

MAHKEMESİ : BUCAK SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2014
NUMARASI : 2013/412-2014/50
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ………….’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava,tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, ………. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/473 Esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili davasında verilen yetkiye dayanarak dava konusu 120 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında ” ……. oğlu …………” olarak yazılı ismin nüfus kaydına uygun “………oğlu ………..” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Davalı, açılan davayı kabul etmediğini bildirmiştir.
Mahkemece,tapu kayıt malikinin soyadının Nayır olarak değiştirilmesini gerektirir herhangibir bilgi veya belgeye rastlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince; dava konusu 120 parsel sayılı taşınmazın tapulama tesbit tutanağı 1956 yılında düzenlenmiş ve “………………………” adına tespit ve 1957 yılında ise tescil edilmiştir. Taşınmazın dayanak tapu kayıtlarının “26.9.1944 tarih 22-23” ve “07.09.1944 tarih ve 72-73” sıra no’lu tapu kayıtları olduğu tapulama tutanağından anlaşılmaktadır. Dayanak tapu kayıtlarına göre “30 sene evvel haricen alım sebebine” dayalı olarak kayıtlandığı görülmektedir. Eldeki dava Bucak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/473 Esas sayılı dosyasındaki kolluk araştırması sırasında kayıt maliki olduğu iddia edilen “……………”‘ın torunu Kemal’in “kayıt maliki dedem olur” şeklindeki beyanı doğrultusunda açılmıştır.”…………………………”‘ın Antalya ili Muratpaşa ilçesi Barbaros mahallesi Cilt:4 Hane:40 nüfusuna kayıtlı olduğu ve 1969 yılında öldüğü nüfus kayıtlarından anlaşılmaktadır. Nüfus Müdürlüğü yazı cevabından tapu kayıt maliki “………………….” ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir kayda rastlanmadığı saptanmıştır.Kolluk marifetiyle yapılan araştırma yazı cevabından tapu kayıt maliki isminde kimsenin tanınmadığı bildirilmiştir.
Bu durumda yukarıda açıklanan ilkeler ışığında mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Hâl böyle olunca;çekişme konusu taşınmazın evveliyatını bilen, tarafsız yaşlı mahalli bilirkişilerin ve komşu parsel maliklerinin isimlerinin tespit edilerek ve varsa taraf tanıklarının mahallinde keşif yapılmak suretiyle taşınmaz başında dinlenmesi, yukarıdaki ilkeler uyarınca dava konusu taşınmazın kayıt malikinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.