Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/12341 E. 2015/11805 K. 13.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12341
KARAR NO : 2015/11805
KARAR TARİHİ : 13.10.2015

MAHKEMESİ : İZMİR 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2014
NUMARASI : 2013/633-2014/194
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi …………’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 23 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırıldığını ve taşınmazın paydaşlarından olan ………. oğlu………. için İzmir 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/636 Esas sayılı dosyasında kayyım tayin edildiğini, sonrasında kayyım kararının kaldırılması için…….. 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/452 Esas sayılı dosyasında açtığı davada ………. oğlu ………. ile mirasbırakanı …………’nın aynı kişi olduğuna dair dava açmak üzere süre verildiğini ileri sürerek, taşınmazın paydaşlarından “…….. oğlu ………” ‘in mirasbırakanı “H.. S..” ile aynı kişi olduğunun tespitine, tapu kaydına “…………” soyadının eklenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/2-ç-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
HMK’nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; dava konusu 2701 ada 23 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak teşkil eden tapu kaydının getirtilmediği, kayıtta yer aldığı şekilde; “…………………” ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığının ilgili nüfus müdürlüğünden sorulmadığı, taşınmazı kimin hangi tarihten beri ne şekilde tasarruf ettiğinin, kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının ve kayıt maliki ile davacının mirasbırakanının aynı şahıslar olup olmadığının zabıta aracılığıyla araştırılmadığı, davacı tanığının da beyanının alınmadığı görülmektedir.
Hâl böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak, talebe konu taşınmazın paydaşı “….. oğlu ……….” ‘in davacının mirasbırakanı olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’nin 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.