Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/1223 E. 2017/4159 K. 11.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1223
KARAR NO : 2017/4159
KARAR TARİHİ : 11.09.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, vasisi olduğu kısıtlı …’ın son yıllarda bunama belirtisi gösterdiğini, bunu fırsat bilen oğlu … …, …’ı kandırarak maliki olduğu 282 parsel sayılı taşınmazın davalıya satış suretiyle temlikini sağladığını ileri sürüp taşınmazın tapu kaydının iptali ile kısıtlı … adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, … …’dan bedeli karşılığında taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının sübut bulmadığı, hukuki ehliyetsizlik iddiasının ise … Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan kısıtlının işlem tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu yönündeki rapora bağlı olarak davanın reddine karar verilmiştir.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden 282 parsel sayılı taşınmaz davacı …’a ait iken, bizzat 09.04.2013 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, bu tarihten önce 05.04.2013 tarihinde davacı …’a vasi tayin edilmesi için çocukları tarafından Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulduğu, … Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nin raporu uyarınca 09.10.2013 tarihinde Gülsüm’ün vasi tayin edildiği, yargılama sırasında mahkemece … için … Kurumundan rapor alındığı bu rapora göre davacı …’un halen ve akit tarihi olan 09.04.2013 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 52.maddesinde düzenlendiği üzere, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar; davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir.
Taraf sıfatının kamu düzenini ilgilendirdiği ve re’sen gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Somut olayda … Kurumundan alınan rapora göre davacı …’a vasi tayinine gerek olmadığı bildirilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK’nın 33. (1086 sayılı HUMK 76.) maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir. Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Hal böyle olunca … Kurumu raporu, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilerek davacı …’un kısıtlılık halinin devam edip etmeyeceğinin sorulması, kısıtlılık hali devam etmeyecek ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 52.maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin gözetilmesi, aksi halde husumete izin kararı alınması, hile iddiası yönünden tarafların dilekçelerinde bildirdikleri tüm delillerin toplanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir iken, değinilen hususlar göz ardı edilerek karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.