Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2015/10237 E. 2015/11547 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10237
KARAR NO : 2015/11547
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2013
NUMARASI : 2011/546-2013/189
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vekili, kayden davacı Belediye’nin maliki olduğu 4382 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 4383 ada 1 parsel sayılı taşınmazları davalının haksız yere işgal ederek kullanması sebebi ile 06.09.2004 – 31.12.2008 dönemi için ecrimisil tahakkuk ettirildiğini, ancak yapılan tebligata rağmen ödeme yapmaması sebebi ile ……..7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/510 sayılı takip dosyasından ilamsız takip yapıldığı halde davalının haksız yere itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takip konusu borcun yasal faizi ile birlikte ödenmesine ve % 40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu yeri dava dışı Vakıflar idaresinden kiraladığını ve takibe konu tarihlere ilişkin kira bedelini anılan kuruma ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, evveliyatta Vakıflar idaresine ait olan çekişmeye konu taşınmazları 2004 yılında devralan davacının, taşınmazın yeni maliki olduğu ve kira bedelinin kendisine ödenmesi konusunda davalıya herhangi bir ihtarda bulunmadığı, takip konusu yapılan döneme ilişkin kira bedellerini davalının Vakıflar idaresine ödediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ………….’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.

-KARAR-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, ecrimisilin, kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle hak sahibine ödemek zorunda kaldığı bir tür haksız fiil tazminatı niteliğinde olduğu, çekişme konusu taşınmazın davacı Belediyeye devredildiğini bilmeyen davalının, önceki malik olan dava dışı ……………….. ile yapmış olduğu yazılı kira sözleşmesine istinaden çekişmeye konu taşınmazları tasarruf ettiği ve bu kuruma kira bedellerini ödediği, diğer bir söyleyişle kötüniyetli olmadığı belirlenmek suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.40.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08.10.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)-KARŞI OY-

Davacı, Davalı ile aralarında kira sözleşmesi bulunmamasına rağmen davalının taşınmazı kulanmaya devam ettiğini, kendisine yapılan ihtara rağmen borcunu ödemediğini bu nedenle icra takibine giriştiklerini davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davalı, taşınmazın önceki maliki Vakıflar İdaresinin kiracısı olduğunu, kira sözleşmesinin yeni malik ile devam ettiğini, bedellerini ona ödediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Yargılama sonucunda, önceki malik ile davalı arasında kira sözleşmesi bulunduğu, kira bedellerinin önceki malike ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Önceki malik ile davalı arasında kira sözleşmesinin bulunduğu mahkemenin kabulündedir. Bu kira sözleşmesinin usulünce sona erdiğini ispat davacıya düşmektedir. Davacı, bu hususu ispat etmemiştir. Bu durumda eski malik ile kiracı arasındaki kira sözleşmesinin yeni maliki bağlayacağı açıktır.
Bu durumda taraflar arasında kira sözleşmesi olduğu hususu kesinleşmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık tektir. Bu uyuşmazlık ise davalının kira bedellerini ödeyip ödemediği hususudur.
Davacı her ne kadar davasını fuzuli işgal nedeniyle ecrimisil alacağı olarak açmış ise de HMK 33. maddesinde belirtildiği üzere “Hakim, Türk hukukunu re’sen uygular.” ilkesi gereğince “olayların anlatımı taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir” bu nedenle hakim hukuki nitelendirmeyi doğru olarak yapmalı uyuşmazlığın niteliğini belirledikten sonra yine HMK 2 ve 4. maddeleri gereğince uyuşmazlığın çözümünde görevli değilse görevsizlik kararı vermelidir. Görev kamu düzenini ilgilendirir bu nedenle görevsiz mahkeme dosyanın esasına girerek davanın esastan reddine karar veremez.
Nitekim yerel mahkeme bu değerlendirmeyi yapmış ancak davanın reddine karar vermiştir.
Ayrıca taraflar arasındaki (bir tek) uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi sonucunda mahkemenin görevli olmaması üzerine görevsizlik kararı yerine davanın esastan reddi yoluna gidilmesi durumunda davacı, dava asliye hukuk mahkemesinde açılmışsa, sulh hukuk mahkemesinde, sulh hukuk mahkemesinde açılmışsa, asliye hukuk mahkemesinde bir kez daha aynı davayı açacak bu da “usul ekonomisine” uygun olmayacak, HMK 331/2. maddede belirtilenin aksine davacı iki kez vekâlet ücreti ve yargılama gideri ödemek zorunda kalacaktır.
Somut olaya gelince; hakim hukuki nitelendirmeyi doğru olarak yapmış sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermesi gerekirken davayı esastan reddetmiştir. Anlatılan bu nedenlerle kararın bozulması gerektiği düşüncesiyle onama yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

ÜYE