Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/9577 E. 2015/10887 K. 17.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9577
KARAR NO : 2015/10887
KARAR TARİHİ : 17.09.2015

MAHKEMESİ : TUNCELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2013
NUMARASI : 2013/675-2013/736
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ………. ‘ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacılar, mirasbırakan Ali Ozan’ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 116 ada 65, 13, 15 ve 119 ada 1 parsel sayılı taşınmazları oğlu davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, satışların gerçek olmadığını, taşınmazların daha sonra imar uygulamasına tabi tutularak 1049 ada 1, 1025 ada 3, 1029 ada 4, 6; 1030 ada 4, 5, 6, 7, 8, 9; 1031 ada 8, 9, 10; 1048 ada 1, 5 parsel sayılı taşınmazlar olarak davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, dava konusu taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, dairece; “ mahkemece, imar öncesi 116 ada 65, 13, 15 ve 119 ada 1 parsel sayılı taşınmazların davalı Murat’a temlikinin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Ne var ki, imar uygulamaları sonrasında oluştuğu anlaşılan 129 ada 5 ve 1030 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan bir dava olmadığı halde, 6100 Sayılı HMK’nun 26. maddesine aykırı olarak (1086 Sayılı HUMK’nun 74. maddesi) talep aşılmak suretiyle bu parseller de kabul kapsamına alınarak hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Öte yandan, mahkemece davacılar vekilinin talebi üzerine 04.01.2012 tarihinde Tashih Şerhi başlıklı kararla, bu parsellerin hükümden çıkartılmasına karar verilmiş ise de, 6100 Sayılı HMK’nun 304 ve 305. maddeleri uyarınca (1086 Sayılı HUMK 455,459. md.) hükmün tashih veya tavzih yolu ile değiştirilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığına göre, tashih şerhi kararının da usul ve yasaya uygun olduğu söylenemez” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bilindiği gibi, mahkemelerce verilen kararların 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/2. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2.) maddesinde belirtildiği üzere, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunması zorunludur.
Somut olayda; yukarıda açıklanan ilkelere uygun bir karar oluşturulduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki, dairenin hükmüne uyulan bozma ilamında her ne kadar “dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından oğlu davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur” denilmiş ise de, anılan önceki mahkeme kararı dairece yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Öyleyse, daha önceki mahkeme kararı bozulduğuna göre, mahkemece, oluşturulan yeni hükümde, dava konusu edilen her bir parsel hakkında yeniden iptal ve tescil karar verilmesi gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca; davacıların dava konusu ettikleri 116 ada 65, 13, 15 ve 119 ada 1 parsel sayılı taşınmazların imarı ile oluşan 1049 ada 1, 1025 ada 3, 1029 ada 4, 6; 1030 ada 4, 5, 6, 7, 8, 9; 1031 ada 8, 9, 10; 1048 ada 1, 5 parsel sayılı taşınmazlar hakkında davacı talebi doğrultusunda infazı kabil olacak şekilde iptal ve tescil kararı verilmesi gerekirken sadece dava konusu olmayan parseller bakımından karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilmesi ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.