Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/9112 E. 2015/9268 K. 22.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9112
KARAR NO : 2015/9268
KARAR TARİHİ : 22.06.2015

MAHKEMESİ : BURSA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2013
NUMARASI : 2013/177-2013/607

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mahkemece herhangi bir araştırma yapılmaksızın dava dilekçesinin ve ilk duruşma gününün “Barakfakih Mah. Kestel Bursa” adresine tebliğe çıkarıldığı, davalıların hiçbir duruşmaya katılmadığı, yargılamanın davalıların yokluğunda yürütüldüğü; başka bir deyişle, davalıların duruşma gününden haberdar edilmediği, gerekçeli kararın da aynı adrese gönderildiği, oysa davalı H.. P..’nın adresinin “Barakfakih Mah. Belediye Caddesi No: 41/1 Kestel Bursa”, diğer davalı A.. A..’ün adresinin de “Barakfakih Mah. Belediye Caddesi No: 37 Kestel Bursa” olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu olgular karşısında, taraf teşkili konusunda gerekli dikkat ve özenin gösterildiğini söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Nitekim davalıların da, temyiz dilekçelerinde tebligatların usulüne uygun olarak yapılmadığından savunma haklarının kısıtlandığını ileri sürdükleri görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK’nin ) 27. maddesi (1086 sayılı HUMK’ nun 73. maddesi) hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala
./..

göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması asıldır. Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usuli işlemdir. Tebliğ ile ilgili Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümleri şeklidir. Bu nedenle, tebligata ilişkin yasal hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve uygulanması zorunludur.
O halde; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gözardı edilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/son maddesi delâletiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu durumda, dava dilekçesinin yöntemine uygun olarak tebliğ edilmediği ve bunun sonucu olarak da davalıların eldeki davada savunma hakkını kullanamadığı açıktır.
Hâl böyle olunca; davalılara usulüne uygun olarak dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken usulsüz tebligat ile yetinilip yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.