Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/8189 E. 2015/8277 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8189
KARAR NO : 2015/8277
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

MAHKEMESİ : KARAKOÇAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2013
NUMARASI : 2013/460-2013/592

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı; paydaşı bulunduğu 355 parsel sayılı taşınmaza davalının komşu 354 ve 356 parsel sayılı taşınmazlarda tarım yaparken, haklı ve geçerli bir neden olmaksızın müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; komşu parsellerde malik olmadığını, davacıya ait 355 parsele bir müdahalesinin bulunmadığını, taşınmazların 30-40 yıl öncesinde taksim edildiğini, sınırlarının belli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu tarla vasıflı, 355 ve 357 parsel sayılı taşınmazlarda davacının paydaş olduğu, gerek davacının paydaşı olduğu 355 ve 357 parsellerde, gerekse komşu 354 ve 356 parsellerde davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığıyla yapılan keşif sonucu alınan 06/05/2013 tarihli krokili fen bilirkişi raporundan; 354 ve 356 parsellerde tarım yapıldığı, 354 parselin, 355 parselin krokide (A) harfi ile gösterilen 1373.20 m²’lik bölümüne, 356 parselin ise 357 parsele krokide (B) ile gösterilen 461 m²’lik bölümüne, buğday ekmek suretiyle müdahale edildiğinin saptandığı, 17/04/2013 tarihli keşifte mahalli bilirkişi olarak dinlenen M..Y.. ve M..A..’ın “ davacıya ait 355 ve 357 parsellerin ekilmemiş, boş vaziyette bulunduğu, bu parsellerin bitişiğindeki parsellerin de davalı ve çocukları tarafından ekilip biçildiğini ” beyan ettiği, davalı tanıklarından M..K..’ün ise “ davacı ile davalı arasında sınır ihtilafı yaşanmadığını, davalı tarafından kendisine ait parseller ekilirken davacının engel olup- olmadığını bilmediğini” beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, elatma bir haksız eylem olup, elatmanın önlenmesi davaları da haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişiler aleyhine açılır.
Somut olayda da; davalının 356 ve 354 parsellerde kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı ancak mahalli bilirkişi beyanlarına göre davalı ve çocukları tarafından ekilip biçilmek suretiyle kullanıldığı, anılan taşınmazların sınır komşusu olup davacının paydaşı olduğu taşınmazların boş olup, davalının tarım yapmak suretiyle tasarrufunda bulundurduğu 354 ve 356 parsel sayılı taşınmazların taşkın kullanıldığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda; davanın reddi konusundaki yerel mahkeme kararının dosya kapsamı ile örtüştüğünü söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca, davacının Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle davanın kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.