Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/8036 E. 2015/9560 K. 29.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8036
KARAR NO : 2015/9560
KARAR TARİHİ : 29.06.2015

MAHKEMESİ : DİKİLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2014
NUMARASI : 2012/31-2014/20

Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece, tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteği yönünden davanın kabulüne, davalı Saliha hakkındaki davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı S.. O.. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat ile davalı Saliha’dan 22.000,00-TL alacağın tahsili isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteği yönünden davanın kabulüne, davalı Saliha hakkındaki davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu ….. ada 5 parsel sayılı tazşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölüm davacı Emine adına kayıtlıyken 18.04.2000 tarihinde satış suretiyle davalı Sedat’a temlik edildiği, davalı Sedat tarafından 08.01.2003 tarihinde dava dışı Ahmet’e, Ahmet tarafından da 27.10.2005 tarihinde davalı Sabahattin’e satış suretiyle devredildiği, ayrıca davacı Emine ile davalı Sedat arasında 19.04.2000 tarihili “SÖZLEŞME” başlıklı belgenin düzenlediği, belge içeriğinden davalı Sedat’a kredi alabilmek amacıyla devir yapıldığı, gerçekte davalı Sedat’ın taşınmazda herhangibir hakkının bulunmadığı ve kullanılan kredinin yarısının borç olarak Emine’ye ait olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan , onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek veya idare olunmak üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar.
05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu türlü iddiaların yazılı belge ile kanıtlanması zorunludur. İddiasını yazılı belge ile kanıtlayamayan kimsenin 6100 sayılı HMK.’nun 202.maddesi (1086 sayılı HUMK.’nun 292.maddesi) gereğince yazılı delil başlangıcı sayılabilecek nitelikte banka kaydı, mektup, ihtar vs. gibi bir delilin varlığı halinde iddiasını her türlü delil ile kanıtlamasının mümkün olacağı tartışmasızdır.
Somut olayda; davacı Emine ile davalı Sedat arasındaki “Sözleme” başlıklı ve sıhhati konusunda bir itiraz bulunmayan belgenin 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca aranan nitelikte inaçlı işlemin yazılı belgesi olduğu açıktır. Çekişmeli taşınmazı davalı Sedat’tan satın alan dava dışı Ahmet duruşmadaki beyanında davaya konu taşınmazı bedel ödemeden edindiğini ve davacını eşi olan dava dışı Fahrettinin isteği üzerine satış bedeli almadan davalı Sabahattin’e devrettiğini bildirmiştir. Son kayıt maliki Sabahattin’in, Ahmet ve Sedat ile el ve işbirliği içinde olduğu dolayısıyla iyiniyetli olmadığı açıktır.
Bu durumda yapılması gereken iş; Türk Borçlar Kanunu 97. maddesi uyarınca davacının ilk el Sedat’a ve son kayıt maliki olan davalı Sabahattin’e borcu olup olmadığının saptanmasıdır.
Öte yandan davacının davalı Saliha’dan tahsilini istediği bedeli de eldeki dava ile iligili olduğundan davalı Saliha hakkındaki davanın da eldeki dava ile birlikte görülmesi zorunludur.
Hal böyle olunca; öncelikle davalı Saliha hakkındaki davanın HMK 167 maddesindeki Koşullar oluşmadığından yasal olmayan gerekçeler ile tefrik edilmesi yerine eldeki dava ile birleştirilmesi, davacı tarafından banka kanalıyla davalı Saliha’ya gönderilen paranın neye ilişkin olduğu hususunun açıklığa kavuşturulması (davacının, davalı Saliha’nın eşi olan Sabahattin’e borç ödemesi olup olmadığının), ondan sonra davacının davalı Sedat ve Sabahattin’e borcu olup olmadığının var ise bunların miktarlarının belirlenmesi borç belirlenir ise bu miktarın mahkeme veznesine depo edilmesi için davacı tarafa süre verilmesi yatırıldığı takdirde iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacı ve davalı Sedat vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.