Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/7292 E. 2015/8009 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7292
KARAR NO : 2015/8009
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

MAHKEMESİ : DÜZCE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2012/453-2014/30

Taraflar arasında görülen tapu iptali tescil olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davacı Şennur’un davasının reddine, diğer davacıların davasının kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil, olmadığı takdirde tenkis istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile Şennur dışındaki davacıların davasının kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile mirasbırakanın 523 parsel sayılı taşınmazını torunu Ulviye’ye, 526 parsel sayılı taşınmazını da kızı Hatun’a diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik ettiği saptanarak bu parseller açısından davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalılar Ulviye ve Hatun’un temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalı Zehra’nın temyiz itirazlarına gelince,
Dosya kapsamından, 525 ve 537 parseller ile 586 parselin 1/3 payının mirasbırakan tarafından 25/12/2005 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile davalı kızı Zehra’ya temlik edildiği, mirasbırakan İsmail’in 04/04/2006 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak, dava dışı oğlu Şerif, davalı kızları Zehra ve Hatun ile kendisinden önce ölen oğlu Şerafettin’in mirasçıları eş Sevcan ve çocukları davacılar Selçuk, Havva, Ercan, Selcan’ın kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanunu m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 ).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Yukarıda açıklandığı gibi, ölünceye kadar bakma akitleri yaşama süresince bakımı gerektiren ve rastlantıya bağlı bir sözleşme olup, bakım alacaklısının akti yaptığı tarihte bakıma muhtaç olduğu koşulunu aramak yasada olmayan bir unsuru ilave etmektir.
Somut olaya gelince, mirasbırakanın 2 oğlu ve 2 kızının olduğu, oğlu Şerafettin’in kendisinden önce 1986 yılında öldüğü, diğer oğlu Şerif’in mirastan ıskat edildiği, murise davalı kızı Zehra tarafından bakıldığı nitekim muris tarafından da bakılmadığı iddiası ile bir dava açılmadığı açıktır.
Bu durumda, ölünceye kadar bakma aktinin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davalı Zehra yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı Zehra’nın bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.