Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/7279 E. 2015/8008 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7279
KARAR NO : 2015/8008
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 30. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2013/509-2013/30

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde ve duruşma talepli olarak temyiz edilmiş olup, duruşma isteği değerden reddedilerek dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR

Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu …. Ada 46 Parsel sayılı taşınmazını okul yapılması amacıyla İ.. İ..ne 17.03.1987 tarihinde bağışladığını, geçen zaman içinde bu alana okul yapılmadığı gibi bugün için bağış şartlarının ortadan kalktığını ileri sürerek tapunun iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, hakdüşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazın komşu taşınmazların kamulaştırılması ve tevhit edilmesinden sonra yatırım programına alınacağını, bağış şartlarının ortadan kalkmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “..Borçlar Kanunu’nun 246. maddesi hükmü değerlendirilerek davanın süresinde açılıp açılmadığının saptanması ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen hususun gözardı edilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 12/11/2011 tarihinde kabul edilen 6360 sayılı yasanın 4 ve 5.maddeleri uyarınca İl Özel İdaresi’nin tüzel kişiliği kaldırılmıştır. Bu durumda, davalı tüzel kişiliğin yerine hangi idarenin geçtiği saptanarak öncelikle o idarenin davada yer almasının sağlanması zorunludur.
Öte yandan, hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak suretiyle izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiş, Mahkemece de bozmaya uyulmuştur.
Bozmaya uyulmuş olmakla, bozma lehine olan taraf yönünden usuli kazanılmış hak doğacağı ve mahkeme tarafından bozma gereğinin yerine getirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Ne var ki, mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gereği de yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; 6098 sayılı TBK 295/3 ve 297. maddelerine göre; bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse, bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir.
Davalı taraf, hakdüşürücü sürenin geçtiğini savunduğuna göre bu savunmasını kanıtlamak zorundadır. Şayet davalı, yükümlülüğün yerine getirilmeyeceğini davacının daha önceki tarihte öğrendiğini, dolayısıyla hakdüşürücü sürenin geçtiğini kanıtlayamaz ise, davanın süresinde açıldığının kabulü zorunludur.
Bu takdirde, temlikin 1987 yılında yapıldığı, dava tarihi itibariyle geçen 22 yıllık süre zarfında şartın yerine getirilmediği gözetilerek davanın kabul edilmesi gerektiği de açıktır.
Hâl böyle olunca, öncelikle İl Özel İdaresi yerine hangi idarenin geçtiği saptanarak o idarenin davada yer almasının sağlanması, ondan sonra TBK 297.maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçip geçmediği, bir başka ifade ile mükellefiyetin yerine getirilmeyeceği hususunun davacı tarafından daha önce öğrenilip öğrenilmediği konusunda davalı tarafa delil bildirme yönünde süre verilmesi, davalı tarafça bu husus ispatlanamazsa davacı tarafın tapu iptal tescil talebinin kabulü gerekirken, bozma gereği yerine getirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/06/2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY

Yüklemeli bağışta, bağışlamadan geri alma sebepleri TBK 295.maddesinde sayılmış olup, aynı kanunun 297. maddesinde bağışlayanın geri alma sebeplerini öğrendiği günden itibaren 1 yıl içinde bağışlamadan dönebileceği düzenlenmiştir.
Davanın reddi üzerine Dairece verilen önceki bozma ilamında hakdüşürücü süre kararda irdelenmediğinden, Mahkemece gözönüne alınması için karar bozmaya sevk edilmiştir.
Bu kez, Mahkemece bu husus irdelenmiş olup, hakdüşürücü sürenin geçmediği belirlendiğine göre Sayın Daire çoğunluğunun yeniden hakdüşürücü sürenin incelenmesi bakımından dosyayı bozmaya sevk etmiş olması doğru değildir.
Bozma öncesinde de, Mahkeme hakdüşürücü sürenin geçip geçmediği yönünden gerekli incelemeyi yapmış, İl Özel İdaresi’ne yazı yazmış, İl Özel İdaresi tarafından verilen 16/08/2010 tarihli karşılık yazıda komşu parsellerin de kamulaştırılması yapıldığında taşınmaz üzerinde okul yapılacağı bildirilmiştir.
Görüldüğü gibi henüz bağışlama sebebinin gerçekleşme ihtimali ortadan kalkmamıştır. Bu nedenle bu hususun araştırılması bakımından dosyanın yeniden bozmaya sevk edilmesi usul ekonomisine aykırıdır.
Bundan ayrı, tarafların 2. kez delil listeleri sunmaları için bozma yapılmış olması da usul ve yasaya aykırıdır.
Bilindiği gibi, HMK’ya göre dava taraflarca hazırlanır. Tarafların talep etmediği, savunmadığı bir husus Yargıtay tarafından talep aşılmak suretiyle gözönüne alınamaz ve taraflar yeniden delil listesi sunmaya zorlanamaz.
Ancak Sayın çoğunluğun İl Özel İdaresi’nin tüzel kişiliğini yitirmesi sebebi ile ilgili kamu tüzel kişiliğine davanın yöneltilmesine dair bozma sebebine katılıyorum. Diğer bozma sebeplerine katılmıyorum.