Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/6700 E. 2014/16277 K. 22.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6700
KARAR NO : 2014/16277
KARAR TARİHİ : 22.10.2014

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : … V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM

Taraflar arasındaki davadan dolayı …. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 14.03.2013 gün ve 2010/143 esas 2013/264 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 03.12.2013 gün ve 13110-17128 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca mükerrer olarak yapılan tescilin iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine,… Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/322 E. 2002/96 K. sayılı kararı ile daha önce idari yoldan Hazine adına tescil edilen 843 parsel sayılı taşınmazın içerisinde yer alacak şekilde 1348 ve 1349 parsel sayılı taşınmazların davalıların murisi adına tescillerinin yapıldığını anılan karar ile çifte tapu oluşturulduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilerek, karar Dairece onanmış olup, davacı karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 843 parsel sayılı taşınmazın 21.11.1979 tarihinde idari yoldan davacı Hazine adına tescilinin yapıldığı,… Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2002 tarihli ve 1999/322 E.2002/96 K. sayılı dosyasında ise davacı … tarafından davalılar Hazine vd. aleyhine 15.09.1999 tarihinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayalı olarak açılan tescil davasının kısmen kabul edilerek kararın 27.03.2003 tarihinde kesinleştiği ve anılan karar uyarınca 1348 ve 1349 parsel sayılı taşınmazların davalıların murisi … adına tescil edildikleri, yapılan keşif neticesinde teknik bilirkişi raporunda gösterildiği şekilde 1348 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 1349 parsel sayılı taşınmazın 537.85 m2’lik bölümünün 843 nolu parselin içerisinde mükerrer olarak tescillerinin yapıldığı, anılan mükerrerliğin 843 parsel sayılı taşınmazın… 10 nolu paftaya tersim edilmesi gerekirken Çamyuva köyü 6/11 nolu paftaya tersim edilmiş olmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237.maddesinde ( 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesi ) düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece de kendiliğinden (re’sen) gözönünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.
Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hükümle çözümlenmiş olması olumsuz dava şartıdır (HMK m.114/1-i). Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun) yani dava ile elde edilecek sonucun aynı olması, dava sebeplerinin yani davanın dayandığı maddi vakıaların (olayların) aynı olması yanında davaların taraflarının da aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşur (YHGK’nin 03.04.2013 gün ve 2012/1-1133 E, 2013/421 K. sayılı ilamı).
Yukarıda açıklanan ilke ve yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay irdelendiğinde; mahkemece kesin hüküm olarak nitelendirilen… Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2002 tarihli ve 1999/322 E.2002/96 K. sayılı dava dosyasında davalıların murisi … tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanıldığı, başka bir anlatımla davada dayanılan maddi vakıaların dolayısıyla hukusal nedenin farklı olduğu, bu nedenle eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturmayacağı açıktır.
Hâl böyle olunca; iddia ve savunma doğrultusunda tarafların ileri sürdükleri delillerin toplanması, gerekli değerlendirmenin yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere kesin hükmün varlığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Değinilen bu hususlar karar düzeltme istemi üzerine bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacının karar düzeltme isteğinin HUMK’nun 440 maddesi gereğince kabulüne, Dairenin 03.12.2013 tarih 2013/13110 Esas, 2013/17128 Karar, sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 14.03.2013 tarih, 2010/143 Esas, 2013/264 Karar sayılı kararının açıklanan nedenlerle, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.10.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı Hazine vekili, Hazine adına idari yoldan tescil edilen 843 parsel sayılı taşınmazın daha sonra… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21.03.2002 tarihli ve 1999/322-2002/96 sayılı kararı gereğince … adına tescil edildiğini, tapulu taşınmazın başkası adına tescilinin mümkün olmadığını, eski tarihli tapu kaydına itibar edilmesi gerektiğini öne sürerek Havva mirasçıları aleyhine tapu iptali davası açmıştır.
Mahkemece toplanılan delillere, yapılan uygulamaya göre, Hazine adına kayıtlı 843 parsel sayılı taşınmaz ile 1348 parsel sayılı taşınmaz ile 1349 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün örtüştüğü ve 843 parsel sayılı taşınmaz dava konusu yer olduğu hâlde, krokinin başka yere uygulandığı anlaşılmıştır. Yerel mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, karar Daire’nin 03.12.2013 tarihli ve 2013/13110-17128 sayılı kararı ile onanmış, onama kararına karşı davacı tarafça karar düzeltme istenilmiştir.
Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, davada, yukarıda ilkeleri açıklanan kesin hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı ve buna bağlı olarak yerel mahkemece verilen kesin hüküm nedeniyle davanın reddi kararının ve bu kararın onanmasına ilişkin Daire kararının isabetli olup olmadığı konusunda toplanmaktadır.
Maddi anlamda kesin hüküm bulunduğunun kabul edilebilmesi için önceden kesinleşen karar ile sonradan açılan davanın konularının, dava sebeplerinin ve taraflarının aynı olması gerekir. Davalı tarafın mirabırakanı tarafından açılan dava konusu yer ile daha önce Hazine adına tapuya tescil edilen yerin örtüştüğü, son açılan davadaki davaların, tescil davasındaki davacının mirasçıları oldukları dosya kapsamı ile sabittir. Kesin hükmün üçüncü koşulu olan dava sebebinin aynı olması şartına gelince,… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1999/332 Esas sayılı dosyasında verilen karar ile eldeki davada verilen dava dilekçesinde talep karşılaştırıldığından, birinci davada tescile karar verilen taşınmaz hakkında tapu iptal ve tescil istenildiği görülmektedir.
Hâl böyle olunca,… Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/322 Esas sayılı dosyası ile eldeki davadaki dava sebebinin farklı olduğu kabul edilemez.
Açıklanan gerekçelerle yerel mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle reddine ve bu kararın onanmasına ilişkin Daire kararının isabetli olduğundan, karar düzeltme talebinin kabulüne ve yerel mahkeme kararının bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.