Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/6386 E. 2015/9310 K. 23.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6386
KARAR NO : 2015/9310
KARAR TARİHİ : 23.06.2015

MAHKEMESİ : BODRUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2000/338-2013/1113

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.06.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Hanife ile temyiz edilenler vekili Avukat Yusuf geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 65 parsel sayılı taşınmaz ile 12, 877, 1908 ve 1909 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını 22.07.1999 tarihinde satış suretiyle davalıya devrettiğini, 244 parsel sayılı taşınmazın ise kendisine vekâleten eşi Gültekin tarafından 30.09.1999 tarihinde davalıya temlik edildiğini, temliklerin davacının müzayaka halinde bulunmasından, hiffet ve tecrübesizliğinden istifade edilerek gerçekleştirildiğini, işlemlerin gabin nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümüyle dava mirasçıları tarafından sürdürülmüştür.
Davalı, gabin iddialarının doğru olmadığını, kötüniyetle dava açıldığını, taşınmazdaki haciz bedellerinin ve davacının banka borçlarının ödendiğini, bunun dışında da davacıya ödemeler yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; gabin iddiasının objektif ve sübjektif unsurlarının gerçekleştiği gerekçesiyle tapu iptal ve tescile, depo ettirilen satış bedellerinin davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacıya ait 65 parsel sayılı taşınmaz ile 12, 877, 1908, 1909 parsel sayılı taşınmazlardaki davacı paylarının 22.07.1999 tarihli resmi akitle bizzat davalıya satış suretiyle, 244 parsel sayılı taşınmazın ise davacıya vekâleten eşi olan G.. K.. tarafından 30.09.1999 tarihinde yine satış suretiyle davalıya temlik edildiği, davacının temliklerin gabin nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.

./..

Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 21.) maddesi ile aynen; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” hükmü getirilmiştir.
O hâlde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
Öte yandan, vekil aracılığı ile yapılan temliki tasarruflarda gabin hukuksal nedenine dayanılamaz. Öteden beri sapma göstermeksizin kararlılık kazanmış yargısal uygulamalar bu doğrultudadır.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; davalı tarafından taşınmazların temliki sırasında ödendiği belirtilen borç miktarı tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır.
Hâl böyle olunca; davacıya vekâleten eşi tarafından temlik edilen 244 sayılı parsel bakımından davanın reddedilmesi, diğer taşınmazların temliki nedeniyle davalı tarafından davacı tarafa ait ödenen borç miktarının tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması, ayrıca davacı tarafça imzası inkar edilmeyen 22.07.1999 tarihli “Beyan ve İbranamedir” başlıklı belgede çekişme konusu taşınmazların satışı nedeniyle 1.300.000.000.000.TL’nin de alındığı gözönünde bulundurularak, toplanan ve toplanacak tüm deliller yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda iddia ve savunma değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken anılan hususların gözardı edilmiş olması doğru değildir.

../…

Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 23.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.