Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2014/5800 E. 2015/5538 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5800
KARAR NO : 2015/5538
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2013
NUMARASI : 2013/127-2013/412

Taraflar arasında görülen davada;Davacı,18.09.2009 tarihinde dava dışı ……………….’den satın almak suretiyle maliki olduğu 139 ada 40 parseldeki mesken niteliğinde 8 nolu bağımsız bölümü davalının oturmak suretiyle işgal ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve satın aldığı tarihten dava tarihi olan 12.05.2010 tarihine kadar toplam 1.000,00 TL ecrimisile karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında ise dinlenen davalı tanıkları F.. Ç.. ve L.. Ç..’nun çekişmeli taşınmazda davalının değil müşterek iki çocukları ile birlikte 2000 yılından beri oturduklarını bildirmeleri üzerine F…… ve L……. Ö…. HMK’nun 59. maddesi kapsamında davaya dahil edilmiş; mahkemece bu isteğin HMK’nun 180. maddesi kapsamında tamamen ıslah olduğuna karar verilmesi üzerine verilen ara kararı doğrultusunda 24.07.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile davalı Ayfer ve dahili davalı L….. Ö…… ve Fatma’nın taşınmazı haksız işgali nedeniyle elatmanın önlenmesine ve 18.09.2009-01.10.2013 tarihleri arasındaki dönem için toplam 34.160,00 TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalı Ayfer,çekişmeli taşınmazda kendisinin değil kardeşi Fatma ile onun kocası L…… Ö…..’in oturduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur. Dahili davalılar Fatma ve L….. Ö……, çekişmeli taşınmazın önceki maliki olan Fatma’nın elinden …………..tarafından zorla alındığını, bu nedenle tapu iptal-tescil davası açmak üzere süre verilmesini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece,davalı Ayfer bakımından taşınmazda oturmadığı gerekçesi ile davanın reddine; dahili davalılar L….. Ö……. ve Fatma bakımından ise elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne; ecrimisil isteğinin ise 18.09.2009-12.05.2010 tarihleri arasındaki dönem için hesaplanan bilirkişi raporuna atfen kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, dahili davalılar L…… Ö…… ve Fatma tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi …………….ün raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi, Gereği görüşülüp, düşünüldü.

-KARAR-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; dahili davalılar Fatma ve Lütfü Ömer yönünden verilen dilekçenin 6100 sayılı HMK’nun 124/4. maddesi kapsamında bulunduğu gibi davacının kayden maliki olduğu çaplı taşınmazı davalılar Fatma ve L…… Ö……’in haklı ve geçerli bir neden olmaksızın işgal ettiği ve çap kaydının iptale kadar geçerli olacağı gözetilerek karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; dahili davalılar Fatma ve Lütfü Ömer’in temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 8.731.12.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 15.04.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

– KARŞI OY-

Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu bağımsız bölüme davalı A.. A..’ın haksız olarak el attığını ileri sürerek dava açmıştır. Yargılama aşamasında davacı vekili, 05.04.2013 tarihli beyan dilekçesi ile F.. Ç.. ile L.. Ç..’nun keşif ve duruşmadaki beyanlarında dava konusu taşınmazda oturduklarını bildirmeleri nedeniyle, HMK’nun 59. Madde hükmü uyarınca birlikte kullanmaya bağlı olarak F.. Ç.. ile L.. Ç..’nun davaya dahil edilmeleri ve elatmalarının önlenmesi ve ecrimisile hükmedilmesini istemiştir. Davalı A.. A.. tarafından dahili dava istemine karşı çıkılmış, mahkemece istek davanın tamanen ıslahı olarak nitelendirilerek davacı vekiline HMK’nun 180. madde hükmüne göre yeni bir dava dilekçesi verilmesi yönünde süre verilmiş, davalı vekilince 23.07.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile davalı A.. A.. yanında F.. Ç.. ve L.. Ç.. davalı olarak gösterilmiştir. Aynı dilekçe ile dava dilekçesinde istenen ecrimisil miktarı da artırılarak eksik harç tamamlanmıştır.
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarında her bir el atana diğerinden bağımsız olarak husumet yöneltilebileceğinden davalılar arasında HMK’nun 58. madde hükmü uyarınca ihtiyari dava arkadaşlığı vardır. İhtiyari dava arkadaşlığında davalılardan biri veya birkaçının eksik gösterilmesi halinde şartları bulunduğu takdirde HMK’nun 124. madde hükmü uyarınca iradi taraf değişikliği yoluna gidilebilir. Anılan madde hükmünde iradi taraf değişikliğinin yapılabilmesi, hakkında dava açılan davalının açık rızasına bağlanmış, rızanın aranmayacağı hallerde aynı hükümde belirlenmiştir. Bu düzenleme nedeniyle, iradi taraf değişikliğinin HMK’nun 176 vd. madde hükümlerine dayalı olarak davanın ıslahı suretiyle yapılamayacağı anlaşılmaktadır. Somut olayda; davaya konu taşınmazın, F.. Ç.. adına kayıtlı iken, satış ile ara malike, ondan da davacıya geçtiği anlaşılmaktadır. Gerek ceza soruşturmasındaki adres bilgileri, gerek mernis kayıtları, gerekse davacı vekili ve mahkememin kabulüne göre dava tarihi itibariyle F.. Ç..’nun eşi L.. Ç.. ile birlikte dava konusu taşınmazda ikamet ettikleri anlaşılmaktadır. Davalı A.. A.., taşınmazı kullandığı belirtilen F.. Ç.. ve L.. Ç..’nun davaya dahil edilmesini kabul etmediğini duruşmada açıkça beyan ettiğinden HMK’nun 124/1 madde hükmündeki iradi taraf değişikliğine ilişkin rıza şartının gerçekleştiği kabul edilemeyecektir. Bunun yanında, dava konusu taşınmaza el attığı belirtilen bu kişiler, dava öncesinde basit bir soruşturma ile belirlenebileceğinden, HMK’nun 124/3. madde hükmü uyarınca maddi hatadan kaynaklanan bir durumun varlığı şartı gerçekleşmeyeceği gibi, 124/4. madde hükmü uyarınca ortada kabul edilebilir bir yanılgı olduğu da ileri sürülemeyecektir. Şu halde, temyiz eden her iki kişi yönünden, bu davada HMK’nun 176-182. madde hükümleri uyarınca ıslah yada 124. madde hükmündeki tarafta iradi değişiklik kurumlarının uygulanmayacağı, bu kişiler yönünden usulen harcı yatırılarak açılmış ayrı bir dava da bulunmadığı, bu nedenle davalı sıfatı verilerek aleyhlerine hüküm kurulması doğru olmadığından temyiz itirazları yerindedir.
Öte yandan, HMK’nun 127. madde hükmüne göre davalının davaya cevap süresi iki haftadır ve aynı kanunun 122. madde hükmü gereğince davaya iki hafta içinde cevap verilebileceği tebliğ zarfında belirtilmek zorundadır. Görülen davada, ……………. ile …………………’na gönderilen 23.07.2013 tarihli taraf değişikliği dilekçesinin tebligat zarfında cevap süresinden bahsedilmemiş, zarf içinde ıslah dilekçesi bulunduğunun belirtilmesi ile yetinilmiştir. Bu durumda, HMK’nun 27. madde hükmü uyarınca hukuki dinlenme hakkı ve savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle sonuca gidilmesi doğru olmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazları da yerindedir. Açıklanan gerekçelerle hükmün bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun temyiz eden bu kişiler yönünden hükmün onanmasına ilişkin görüşlerine katılmıyorum.