YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5458
KARAR NO : 2015/5133
KARAR TARİHİ : 09.04.2015
MAHKEMESİ : SİVAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2013/5-2013/162
Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 101 ada 5, 102 ada 17, 108 ada 49, 92, 136, 113 ada 25, 71 ve 178 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 1 yıllığına davalıya kiraya verdiğini, bu konuda kira sözleşmesi düzenlendiğini, ancak davalının sözleşmenin boş kalan bölümlerine, taşınmazların 01.09.2007 tarihinden 01.09.2012 tarihine kadar bedelsiz kiraya verildiği ibarelerini eklediğini, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığını, 2008 yılında vermesi gereken kira bedelini de ödemediğini, taşınmazı bedelsiz kullandığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve 750.-TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında kira sözleşmesindeki imzanın da kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. Davalı, çekişmeye konu yerlerin 10 yıllığına bedelsiz olarak kendisine kiraya verildiğini, buna istinaden taşınmazları kullandığının belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın açıldığı Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 14. Hukuk Dairesince; ” … Somut olayda davacı, 5, 17, 25, 49, 71, 92, 136 ve 178 parsel sayılı taşınmazları davalının fuzuli şagil olarak kullandığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiştir. Mahkemece, davalının söz konusu taşınmazları kira sözleşmesine dayanarak kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesinde ileri sürülen anlatıma göre olaya uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve onu uygulamak 6100 sayılı HMK’nun 33. maddesi gereğince hakime ait bir görevdir. Davacının mülkiyet hakkına dayanarak elatmanın önlenmesini istediği açıkça anlaşılmaktadır. Böyle bir davada görev dava konusu taşınmazların değerlerinin toplamına göre belirlenir. Dava konusu taşınmazların değerlerinin toplamının dava tarihinde sulh hukuk mahkemesinin görev sınırı içinde kaldığının kabulü hayatın olağan akışına uygun düşmez. Bu nedenle, kamu düzenine ilişkin olan görev hususu re’sen gözetilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerekirken çekişmenin esası incelenerek hükme bağlanması doğru değildir. ” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak görevsizlik kararı verilmiş, görevli Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davalının çekişmeye konu yerleri kiracı sıfatı ile ekip biçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ………………..’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.40.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09.04.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği ve Türk Borçlar Kanununun 370. maddesinde hükme bağlandığı üzere ödünç(ariyet) sözleşmesi ödünç verenin bir şeyin karşılıksız olarak kullanılmasını ödünç alana bırakması ve ödünç alanında o şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir. Her ne kadar davalı tarafından dosyaya sunulan kira sözleşmesi başlıklı belgeyle 01.09.2007 ila 01.09.2017 tarihleri arasında davaya konu taşınmazların davacı tarafından kendisine kiraya verildiği iddia edilmiş ise de belge üzerinde bedelsiz yazdığı için sunulan sözleşme kira sözleşmesi değil ödünç sözleşmesidir. Menkul bir mal ödünç sözleşmesine konu olabileceği gibi gayri menkul bir malda ödünç sözleşmesine konu olabilir. Türk Borçlar Kanunu 383. maddesine göre ödünç sözleşmesi, ödünç konusunun sözleşmeye aykırı kullanılması ile, sözleşmede bir süre öngürülmüş ise sürenin sona ermesi ile ve ödünç verenin ivedi gereksinimi ortaya çıkarsa ödünç veren sözleşmeyi sona erdirebilir. Ödünç sözleşmesi süreye tabi değilse her zaman sona erdirebilir. Somut olayda süreye bağlı ödünç sözleşmesi davalının ihtiyacı sebebiyle sona erdirilmiştir. Ondan sonraki davalı kullanımı haksızdır. Bu nedenle davalının sözleşmeyi fest ettiği tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre için usulüne uygun olarak belirlenecek ecrimisili hüküm altına alınması gerekirken davalı tarafından sunulan sözleşmenin kira sözleşmesi olarak nitelendirmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi daire çoğunluğu tarafından kararın onanması da doğru değildir. Bu nedenlerle daire çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum.